Kitap Müfredat Kuran Kavramları Sözlüğü
Yazar Rağıb el Isfahani
Tercüme Yusuf Türker
Yayınevi Pınar Yayınları
Kağıt Cilt Sarı şamua - Lüks Kalın cilt
Sayfa Ebat 1.650 sayfa - 17x24 cm
Yayın Yılı 2021 Son Baskı
Pınar yayınları, Rağıb el-Isfahani tarafından yazılan Müfredat Kuran Kavramları Sözlüğü adlı kitabı incelemektesiniz.
Müfredat Kur’an Kavramları Sözlüğü kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları bilgiyi aşağıda geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku , Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
MÜFREDAT KURAN KAVRAMLARI SÖZLÜĞÜ
müfredat kuran kavramları sözlüğü
"Hünerli bir bilgin, kusursuz bir muhakkik" olarak tanınan Râğıb el-İsfahani, Müfredât'ın-da zengin bir bilgi birikimine işaret eden üst düzey bir yol takip etmiştir. Müellifin bir kelimede önce kelimenin gerçek anlamını, sonra ondan türeyen anlamları, daha sonra ilgili kelimenin mecazî anlamlarını zikrettiğini ve onun gerçek anlamla ne kadar irtibatlı olduğunu açıkladığını görmekteyiz. Bu da ancak dili bütünüyle anlayan, onun derinliklerini kavrayan birisinin güç yetirebileceği bir iştir.
İslâmî ilim ve kültür hayatının temel taşlarından Müfredâtta, yirmi sekiz harf altında. Kur'an'da yer alan kelimeler kökleri, ilk anlamları, deyim olarak kullanılışları, ayetlerdeki karşılıkları ve yerleriyle birlikte verilmiştir. El-İsfahani, bunlarla ilgili olarak evvela Kur'an'dan, sonra hadislerden ardından da Arapların şiirlerinden ve sözlerinden örnekler zikreder. Müellifin Kur'an'ı, daha çok Kur'an'la, sonra sahabenin ve tabiinin sözleriyle tefsir ettiğini sonra da hükemanın şeriata uyan görüşlerini zikrettiğini de kaydetmek gerekir.
Râğıb el-İsfahani ve eserleri başlığı altında kapsamlı bir incelemenin de yer aldığı Müfredat, alanında önemli bir boşluğu doldurduğu kadar. Kur'anî dil ve kültürün zenginleşmesi, yaygınlaşması açısından da büyük bir değere sahip bulunmaktadır. Eserin tercümesi yapılırken Müfredat ve çeşitli yazma ve baskı nüshaları da incelenmiştir. Bu sayede kelimelerle ilgili hatalar, bazı nüshalardaki ilaveler, genel okuma ve ifade yanlışları tespit edilmiş mümkün olabildiğince hatasız bir Müfredatın ortaya çıkması sağlanmıştır. Râğıb el-İsfahani'nin çağlar ötesinden bugünü aydınlatan ve zamanın eskitemediği Müfredat adlı kıymetli eseri, titiz tercümesi, dipnotları ve tetkikleriyle Kur'an okuyacakların başucunda bulundurmaları gereken bir kılavuzdur.
MÜTERCİMİN ÖNSÖZÜ
Rabbimiz, hamdlerin en güzeline layık olan Sensin. Bizleri kendine kul eyle-din. Senaların en güzeline layık olan Sensin. Bizleri habîbine, en sevgili resûlüne Hz. Muhammed'e (s.a.v.) ümmet eyledin. Salâtların, selâmların en güzeli ona, onun güzide ailesine ve ashâbına olsun.
Beşerin babası Hz. Âdem'den peygamberimiz Hz. Muhammed'e kadar insanlık tarihi boyunca toplumlar her doğru yoldan sapıp ayrıldığında Yüce Rabbimiz onları bu inhiraflarından döndürmek için elçiler göndermiştir. Bütün elçilerin gönderiliş nedeni de toplumlarda yaşanan belirli bozulmalardır. İnsanlık tarihi boyunca binlerce elçinin gönderilmiş olması, genelde toplumlarda özelde de bireylerde bulunan bozulma eğiliminin de bir göstergesidir.
Bu bozulmanın en fazla yaşandığı dönemlerden birinde de Allah Resulü (s.a.v.) gönderilmiştir. Allah Resulünün (s.a.v.) en önemli özelliklerinden biri son peygamber olması ve tek bir topluma değil bütün insanlığa gönderilmiş olmasıdır. Hayatını Yüce Allah'ın buyruğu Kur'ân'ı anlatarak ve yaşayarak geçirmiştir. Onu kendi hayatının merkezi yaptığı gibi geride de Kur'ân'ı hayatlarının merkezine alan, her an Kur'ân'a başvurup ona göre hayatlarını, düşünce dünyalarını şekillendiren bir nesil bırakmıştır.
Rabbimiz müslüman bir fertten, hayatını Kur'ân'a ve onu yaşayan, açıklayan ve anlatan sünnete uygun olarak geçirmesini ve bunun yollarını aramasını istemiştir. Bu emir doğrultusunda müslümanlar Hz. Peygamberin yaşadığı dönemden başlayarak Kur'ân'ı anlama ve hayatlarına aksettirme çabası içine girmişlerdir. Kur'ân, belirli bir zaman dilimi içerisinde belirli bir topluma inmiş ve onların zihinlerinde var olan sözcüklere, kavramlara belirli bir anlam dünyasını yansıtacak çeşidi anlamlar yüklemiştir.1 Bu anlamlardan haberdar olmayan kimi sahabiler Allah Resulüne sorarak bu bilgileri edinmişler, kimi yerde Yüce Allah'ın kimi yerde de Allah Resulünün müdâhaleleriyle eksikleri, hataları düzeltilmiştir.
1 Bu hususta İbn Fâris'in es-Sdfıiin'deki görüşlerine bakılabilir. Bkz. s. 78-81.
Kur'ân'ı anlama ve yaşama çabası Allah Resulünün vefatından sonra artarak devam etmiş ve zaman ilerledikçe, mekanlar genişledikçe, kültürler farklılaştıkça buna ihtiyaç çok daha fazla hale gelmiştir. Bunu gören ilim adamları Kur'ânın en doğru bir şekilde anlaşılmasına yönelik çok büyük gayretler göstermişler, bir bölümü Kur'ân'ın anlaşılmasına yönelik tefsir ilimleri üzerinde yoğunlaşıp bu çerçevede binlerce kitap kaleme alırken bir bölümü Kur'ân'ın yaşama aktarılmış halini ifade eden sünnetin zihinlerde unutulup kaybolmasına, yanlış fikirlerin bu kanal üzerinden müslümanların düşünce dünyalarına ve hayatlarına girmemesine yönelik olarak ülke ülke dolaşmış bütün ömürlerini buna vermiştir. Özede İslami ilimler dediğimiz ilimler Kur'ân'ın doğru bir şekilde anlaşılmasına ve hayata aktarılmasına yönelik olarak doğmuştur.
İşte bu noktada Râgıb el-İsfehânî'nin de buna yönelik yani Kur'ân'ın anlaşılmasına yönelik el-Mufredâtı kaleme aldığını görmekteyiz. Müellifin kendi önsözünde ifade ettiği gibi eserin yazımında iki temel amaç bulunmaktadır. Birincisi Kur'ân'ı anlamaya yönelik geliştirilmiş Kur'ân ilimlerinin en temeline yerleştirdiği ve öğrenilmesinin olmazsa olmaz denilecek kadar gerekli olduğu tek tek Kur'ân lafızlarının anlam dünyaları üzerinde duran bir ilme ait bir eser kaleme almak ve Kur'ân'ı anlama çabası içine girmiş olacakların elinde bu ihtiyaçlarını görecek, Kur'ân lafızlarının anlamlanın bütün boyutlarıyla önlerine serecek bir eserin olması. Zira kendi ifadesiyle Kur'ân'ın genel anlam dünyasının doğru biçimde anlaşılması da bu tek tek lafızlara bağlıdır. İkincisi de Kur'ân'ın nazil olduğu dönemle yaşadığı dönem arasında yaklaşık dört asrın geçmiş olup bu zaman dilimi içinde artık sözcüklerin anlam farklarının kaybolup gitmeye başlaması ve kimi tefsir yazarlarının Kur'ân'ın anlamlarını veriyoruz diyerek birbirinden farklı anlam dünyalarına ait, Kur'ân'da farklı çağrışımlardan harekede söylenmiş sözcüklerin, ifadelerin kendilerine özgü anlam dünyalarının farkında olmayıp ya da bilgisine sahip olmayıp tefsir adı altında onlara anlam vermeleridir. Zira ona göre eşanlamlı görünen sözcüklerin bile kendine ait farklı yönleri vardır ve bunlar anlaşılmadan Kur'ân anlaşılmış olamaz ve bunlar anlatılmadan Kur'ân açıklanmış, tefsir edilmiş olamaz.
Müellif, önsözünde ikinci hususta ayrı bir eser kaleme alacağını söylemiştir. Fakat elimize böyle bir eser ulaşmamıştır. Fakat bu çerçevedeki uygulamalarını el-Mufredât'ın her yerinde görmemiz mümkündür. Eser bu yönüyle eşsizdir. Zira Kur'ân'ın indiği dönemde Arap toplumunun bildiği bu ayırımlar yüzyıllar içerisinde unutulmaya başlanmış hangi sözcüğün hangi anlam dünyasından hangi düşünceyle Kur'ân'a alındığı noktasında bilgiler zayıflamaya başlamıştır. Bunu gören Râgıb el İsfehânî el Mufredat'la bir anlamda bu durumun önüne geçmek istemiştir.
Bizler de el-Mufredât gibi bir esere yazıldığı dönemlerden çok daha fazla ihtiyaç duymaktayız. Bir taraftan Kur'ân'a müracaat etmemiz, onu anlayıp yaşama aktarmamız gerekirken diğer taraftan Kur'ân'a ulaşmamızı engelleyen on dört asırlık bir zaman dilimi, bu zamanın getirdiği birçok konudaki değişim ve dönüşüm, farklı bir dile mensup olmamız, farklı bir kültür sahibi olmamız vs. bizleri Kur'ân'ı ilk dönem nesillerin anladığı şekilde anlamaktan uzaklaştırmakta ve sözler bağlarını yitirdikçe Kur'ân yönlendirici olmaktan çıkıp fertlerin kendi görüşlerinin, düşünce dünyalarının yön verdiği, çağlar üstü değil çağlara göre şekillenen vs. bir kitap halini almaktadır. Bu noktada bizim yapmamız gereken iş Kur'ân'ı ilk muhataplarının anladığı şekilde anlama çabası içerisine girmektir. Bu yöndeki her türlü çaba bizleri Kur'ân'a daha fazla yaklaştıracaktır. el-Mufredât'ın bu yönde çok önemli bir boşluğu doldurabileceği kanaatindeyiz. Bizleri en azından Kur'ân sözcükleriyle ilgili son yüzyılda yaşadığımız anlam sarhoşluğundan kurtaracaktır.
Eserle ilgili çalışmalarımız yaklaşık iki yıl önce başladı. Bu süre zarfında her türlü renk cümbüşünün, bitkinin, hayvanın, yemişin, mücevheratın bulunduğu bir bahçede gezindik durduk. Rabbimize hamd-ü senalar olsun ki bizleri bu günlere ulaştırıp bu satırları yazma imkânını bahşetti. Çalışmamızda bu bahçeyi her türlü detayıyla okuyucuya aksettirmeye çalıştık. Eser üzerinde çalışırken üzüntüyle karışık bir kaygıyı içimize yerleştiren bir eserle karşılaştık. El değmemiş bir bahçeyle değil bin yıla yakın ömründe zamanın bilinmez ellerinin müdâhalelerinin yıprattığı, rengini, şeklini değiştirdiği bir bahçeyle karşılaştık. Bizden önce çalışma yapmış olanların eser üzerinde, yüzyılların biriktirdiği tozlarla, bilinmez ellerden çıkan tahrifatlarla karşılaştığım ama eserin değerine, önemine layık bir şekilde bu tozlan kaldırma, tahrifatları düzeltme yoluna gitmediğini gördük. Değerine, önemine rağmen bu değerine, önemine uygun bir muamele görmediğine tanık olduk.
Baskı nüshaları arasında temel aldığımız Safvân Adnân Dâvûdî'nin tahkikiyle yayınlanan Dimeşk-Beyrût baskısında 'tahkikli nüshada temel alınan yazma ve baskı nüshaları' kısmında, temel aldığı baskı nüshalarından bahsederken muhakkikin söylediği 'şunda maddeler eksik, şunda tahrif, hata had safhada, bunun âyetlerinde pek çok hata var, şu yazım yanlışlarıyla dolu vs.' sözleri çok ibretamizdir. Bu sözlerinde zımnen itiraf ettiği gibi kendinden önceki baskı nüshaları ilmî bir tenkitli metin çalışması yapılarak ilim dünyasına sunulmamıştır.
Diğer taraftan Adnân Dâvûdî'nin tahkikiyle yayınlanan baskı nüshasının ilk baskı nüshasında dördü yazma dördü baskı olmak üzere sekiz nüshanın temel alındığı söylenirken ikinci baskı nüshasında Zâhiriye yazma nüshasının bu nüshalar arasına eklenip eserin neredeyse hiçbir yerinde dipnot verilerek okuyucu bilgilen-dirilmeksizin, -muhtemelen tek bir nüsha yani son eklenen nüsha temel alınarak-eserin sonraki baskılarında -harekelerde ve ibarede değiştirme, sözcük, cümle ya da paragraf ekleme tarzında- tespit edebildiğimiz kadarıyla '844' civarında değişikliğe gidilmesi ve bunları kendi temel aldıkları baskı nüshalarıyla ve elimizde bulunan beş yazma nüshayla karşılaştırdığımızda bir bölümünün hata hatta tahrif denecek türden oynamalar olması, ayrıca eserin bu baskı nüshasında tespit edebildiğimiz yaklaşık 8515 kadar âyetten 3097 kadarının yazma nüshalarda olmaması, 500 kadar sözcüğün yazma nüshalarda ortaklaşa olarak baskı nüshalarından farklı bir şekilde geçişi ve yazma nüshalarda geçen sözcüklerin çoğunluğunun kaynaklarda yaptığımız karşılaştırmalarımızdan elde ettiğimiz ve bağlamdan çıkan sonuca göre doğru olması, baskı nüshalarında yazma nüshalarda bulunmayan yaklaşık 608 kadar ilavenin olması, cümle düzeyinde 234 kadar değişikliğin olması ve baskı nüshalarında yer almayıp ifadeleri tamamlayıcı nitelikte olan 123 kadar ilave bölümün ayrıca yazma nüshalarda yer alması yüzünden bu bölümlerin baskı nüshalarında düşmüş olması ve bu zikrettiklerimizin doğurduğu vahim sonuçlar mütercim olarak bizi üzmüş ve derin kaygılara sevk etmiştir.[1]
Bu noktada çalışmamıza devam ederken ayrıca, Adnân Dâvûdî'nin tahkikiyle yayınlanan baskı nüshalarının temel aldığı nüshalardan çok daha erken döneme ait üç yazma nüsha ve bu baskı nüshası üzerinde tenkidi metin çalışması yapılmış ve buna göre tercüme metnimiz şekillenmiştir.[2] Ayrıca eserin tercümesinde erken döneme ait 11 kadar temel sözlük kaynağı ve çeşitli tefsirler tercümeyle eşzamanlı olarak taranıp konuların farklı boyutları dipnotlarda gösterilmeye ve tarihi bir seyir içinde bilgi ağı gibi örülmüş iki alanla ilgili konular hakkında müellifin konumu tespit edilip bu noktada müellifin seçtiği sözcüklerle ve kendi seçeceğimiz sözcüklerle ilgili daha yerinde kararlar verilmeye çalışılmıştır. Tercümede izlediğimiz metotla ilgili ileride "el-Mufredât ve Tercümesi" başlığı altında daha geniş açıklamalar yapılacaktır.
Eserin bu noktaya gelmesinde sabırlarıyla, destekleriyle beni ayakta tutan, yetişmemde her zaman desteklerini yanımda hissettiğim elleri öpülesi annem Esma TÜRKER'e ve babam Adem TÜRKER'e, eserin nüshalarını karşılaştırılmasında ve çeşidi boyutlarında birlikte çalıştığım kardeşim Sümeyye TÜRKER'e, übbi terminolojide içinden çıkamadığım noktalarda devamlı yardımlarıyla yanımda olan kardeşim Rukiye TÜRKER'e, tashihlerde yardımlarını esirgemeyen kardeşim Zeliha TÜRKER-(YAYLA)'ya, eserin bütün safhalarında moral kaynağım olan değerli dostum Fahri DEMİRCİ'ye, hadislerle ilgili terminolojide ve başka konularda devamlı beni aydınlatan, A.Ü. İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalında doktora çalışmasına devam eden değerli dostum Ferhat GÖKÇE'ye, başta hadis ilmine dair konular olmak üzere eserle ilgili çeşitli konularda kendisiyle müzakerelerde bulunduğum, eserin çeşitli bölümlerini okuyup değerli görüşlerini paylaşan sn. Sâlih ŞENGEZER'e, yaptığı keskin eleştirilerle belirli konularda bana yön veren sn. Suat KOCA ya, önemli kaynaklara ulaşmamı sağlayan, bilgisinden istifade ettiğim hocam Doç. Dr. Soner GÜNDÜZÖZ'e, giriş bölümünü birlikte şekillendirdiğim sn. Yusuf İMAMOĞLU'na ve çalışmamda başta eserin baskı ve yazma nüshaları olmak üzere ihtiyaç duyduğum kaynaklan temin etmede hiçbir yardımı esirgemeyen Pınar Yayınları yetkililerinden sn. İlhan GÜNDOĞDU'ya ve editör sn. Metin ÇIĞRlKÇl'ya şükranlarımı bildirmeyi bir borç bilirim.
Eserde muhakkak yanlış görüp yanlış aktardığımız, doğru görüp yanlış aktardığımız yerler olacaktır. Okuyucunun bu noktada bizlere yardımcı olup hatalarımızı göstermesi en büyük mutluluk kaynağımız olacaktır.
Rabbimden duam; râzı olduğu işlere bizleri muvaffak kılmasıdır.
Ve'lhamdullilahi rabbi'lâlemîn.
Yusuf TÜRKER
Ağustos 2007
[1] Zikrettiğimiz hususlarla ilgili eserin tercümesinde benimsediğimiz yöntemleri ele alırken detaylı açıklamalar yapılacak ve bunlann doğurduğu vahim sonuçlar örneklerle gösterilecektir, (ç.)
[2] Eserin yazma ve baskı nüshalanyla ilgili ve tercümede temel aldığımız nüshalarla ilgili ileride geniş açıklama yapılacaknr. (ç.)
Diğer Özellikler |
Stok Kodu | 9789753522625 |
Marka | Pınar Yayınları |
Stok Durumu | Bu ürün geçici olarak temin edilememektedir. |
9789753522625