Kitap Müslüman Hanımın El Kitabı
Yazar Nurgül Dere
Yayınevi Kayıhan Yayınları
Kağıt Cilt 2.Hamur, Kalın Ciltli
Sayfa Ebat 480 Sayfa - 17x24 cm
Yayın Yılı 2014
Kayıhan Yayınları Müslüman Hanımın El Kitabı kitabı nı incelemektesiniz.
Nurgül Dere Müslüman Hanımın El Kitabı kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Özenle hazırladığımız bu kitapta, mümkün mertebe detaylı araştırma yapılarak hem evli hanımlara hem de bekâr kızlara hitap edilmiştir. Çalışmamız genel itibari ile hanımlara hitap etmekle birlikte erkeklerin de faydalanabileceği –özellikle ibâdet ve evlilikle ilgili konularda– bilgilerden müteşekkildir.
Çalışmamız, en mûteber kaynaklar taranarak hazırlanmıştır. Tabii ki bunların başında Yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerim ve Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) sünneti gelmektedir. Bundan sonra geçmişten günümüze fıkıh ilminde önde gelen fakihlerin görüş ve yazılarına da yer verilmiştir. Mevzuların daha iyi anlaşılması için konular madde madde açıklanmıştır.
Eserde; İslâm’da Muâşeret, İbâdetle ilgili tüm konular, Taharet, Necâset ve Temizleme Yolları, Tuvalet Âdâbı, Abdest, Meshetmek, Gusül, Teyemmüm, Namaz, Oruç, Zekât, Hac ve Umre’ye yer verdik. Hanımlara ait özel haller; Âdet, Lohusalık ve İstihâza konularının yanı sıra Avret ve Tesettür, Kadının Süslenmesi ve Mahrem Mevzular yer aldı. Evlilikle ilgili konular; Nişanlılık, Mehir, Nikâh Akdi, Cinsel Hayat, Boşanma ve İddet konularını işledikten sonra ise son olarak Kadınlara Dâir Muhtelif Meseleler, Vasiyet, Miras ve Metafizik Meseleler konuları yer aldı.
Ayrıca her bölümün sonunda konu ile alâkalı bahislerden müteşekkil fetvalar da bulunmaktadır. Hanımların sormaya ve danışmaya çekindiği birçok mevzuda esere zenginlik katan bu fetvalar günlük hayatımızda çok işimize yarayacak bilgilerden oluşmaktadır.
Eserimiz, bir başucu kitabı olmaya inşâallah namzettir
Nurgül Dere
2014 - Sapanca
Birinci Bölüm
İslâm'da Ahlâk
Cenâb-ı Hakk (celle celâluhu) buyuruyor ki: "(... Fert, aile ve toplum hayatındaki gerçek saadetin esasları olarak) Allah'a ibâdet edin ve hiçbir şeyi hiçbir şekilde O'na ortak koşmayın; anne-babaya en güzel şekilde davranın ve iyilikte bulunun; aynı şekilde akrabaya, yetimlere, yeterli geçimlikten gerçekten mahrum düşkünlere, (mekân, din bağı, kan bağı açısından) yakın komşulara, uzak komşulara; yol, meslek veya iş arkadaşlarınıza; memleketinden ayrı düşmüşlere, yolculara, misafire ve elinizin altında bulunan (köle, câriye ve hizmetçilere) de (güzel muamele ve iyilikte bulunun. Böyle davranın ve kendinizi bu yönde eğitin); çünkü Allah, kendini beğenen ve övünüp duran hiç kimseyi sevmez."
Dinimiz insanların birbirleriyle iyi ve güzel geçinmesine oldukça ehemmiyet vermiştir. Bunu sağlamak için de belli kurallar vardır. Bu kurallara uyarak Allah'ın rızâsına erebilir, Rasûlullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) izinden giderek ihlâslı bir kul olma yolunda doğru adımlar atabiliriz.
Eserimizin ilk konusu olarak "Ahlâk - İslâm'da Muâşeret (Güzel Geçinme) Âdâbı"nı seçmemin de bunun için özel bir yeri var. Hanımların her zaman elinin altında bulunacak bu bilgiler Allah'ın izniyle yolumuza ışık tutacaktır. Işık tutacaktır zirâ insanoğlu ve özellikle de hanımefendiler olarak bizler hayatta birtakım zorlukları yaşadığımız âşikar. Hemcinslerimizin yanı sıra özellikle erkeklerin hep bizi anlamasını bekledik, bizden istedikleri -olmamızı istedikleri- özellikler belki birçoğumuza ağır geldi... "Neden bizden üstün özellik, anlayış ve hoşgörü bekliyorlar da, kendileri öyle davranmıyorlar?" dedik durduk.
Hanımlar böyle düşünmekte de, bunu dile getirmekte de -tabiî üslubunca ve tatlı dille- haklılar. Herkes kendisini düzeltse dünyada sorun diye bir şey kalmaz.
Evet, işte ince nokta burada... "Kendimizi düzeltmek!" Kimse kimseyi değiştirmeye, bir şeyleri dikte etmeye çalışmamak. Kendimiz güzelliklere adım atarak çevremize örnek olursak hem karşı cinsle hem de hemcinslerimizle hoşgörü çerçevesinde güzel geçinebiliriz. Tabu bunu yaparken -âyette de belirtildiği gibi- gurur ve kibirden uzak durup Allah'a sığınmalıyız...
İslâm'da Muaşeret (Güzel Geçinme) Âdabı
Müslümanların birbirleriyle geçinmelerinde samimiyet, tevazu, sadelik, zorlanmama, karşılıklı yardım, nezaket, saygı, sevgi ve hayırseverlik bir esastır.
İslâm'da halk ile geçinmenin çeşidi yönleri ve dereceleri vardır. Bunların bir kısmı şunlardır:
Herkese karşı tatlı dilli, güler yüzlü, açık kalpli olmak: Bir Müslüman daima güler yüzlü bulunur. Hiçbir kimseyi asık bir yüzle karşılamaz.
1-Buhari, Nikâh 45, Edeb 57,58, Feraiz 2; İbnu Deybe, Teysiru'l-Vusûl ilâ Câmii'l-Usûl, trc
Herkesle güzel şekilde görüşmek, insanlara eziyet vermekten kaçınmak.
İnsanların eziyetlerine katlanmak, kötülüğe karşı iyilik yapmak.
Dargınlığa hemen son vermek: Bir hadîs-i şerifte buyurulmuştur ki: "Üç günden ziyade kardeşine dargın kalmak bir Müslüman'a helal olmaz."
Dargınların arasını düzeltmeye çalışmak: Rasûlullah (s.a.s.) buyurdular ki: "Size oruç, namaz ve sadakanın derecesinden daha üstün olan şeyi haber vermeyeyim mi?" "Evet (Ey Allah'ın Rasûlü, söyleyin'.)" dediler. "İnsanların arasını düzeltmektir. Çünkü insanların arasındaki bozukluk (dini) kazır."
İnsanların kusurlarını araştırmamak ve yaymamak, aksine örtmeye çalışmak: Bir hadîs-i şerifte buyurulmuştur: "Bir kul dünyada bir kulu örterse, Allah kıyâmet günü onu mutlaka örter (günahlarını açığa vurmaz)."
Dostları arkalarından savunma: Bir Müslüman gerektiğinde dostlarım, din kardeşlerini arkalarından savunur. Onlar hakkındaki yanlış fikirleri düzeltmeye çalışır.
İnsanların kalplerini kötü zandan korumak için sakıncalı yerlerden uzak durmak: Buna aykırı davranmak birçok kimselerin günaha girmesine sebep olur, insanlar arasında dedikoduya ve nefrete yol açar.
Değişik halk sınıfları ile makamlarına göre sohbet edip ilişki kurmak: Herkese kabiliyet ve durumuna göre hitap etmeli. Bir âlimden, bir zahidden, bir zenginden beklenen vasıfları, bir cahilden, bir fasıkdan, bir fakirden beklememelidir.
Yaşlılara hürmet, çocuklara, düşkünlere merhamet ve şefkat göstermek: İslâm'da büyüklere karşı saygı, küçüklere karşı sevgi, bir esastır. Bu esas, aileler arasında bir kat daha önemlidir. Anaya-babaya pek ziyade hürmet etmek bunun bir örneğidir. Bir hadîs-i şerifin anlamı şöyledir: "Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşı sebebiyle ikramda bulunursa, Allah yaşlılığında ona ikram edecek kimseleri mutlaka takdir eder."
Hayırsever olmak, yardım etmek ve arka çıkmak: Şöyle ki: Müslümanlar herkes için hayır ister, herkese yardımda bulunmaktan haz duyar. Müslümanların din ölçüleri içinde birbirlerine yardım etmesi ve şefaatte bulunması, aralarındaki kardeşliğin bir gereğidir. Kendisi için hayırlı görüp istediği bir şeyi, başkaları için de istemeyen kimse, İslâm muâşeretinin temiz esaslarım gözetmemiş olur. Bir hadîs-i şerifte buyurulmuştur: "Sizden biri, beni, babasından, evladından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe îmân etmiş sayılmaz."
Selâm vermek: Şöyle ki: Müslümanlar arasında selâm vermek bir sünnettir, bir dostluk ve hayırseverlik alâmetidir. Selâm almak da bir farzdır. Bir hadîs-i şerifte buyurulmuştur: "Nefsim yed'i kudretinde olan zâta yemin ederim ki, îmân etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe îmân etmiş olmazsınız! Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz şeyi haber vereyim mil Aranızda selâmı yaygınlaştırın!"
Musafaha (el sıkışmak): Şöyle ki: İki Müslüman bir araya gelince birbirinin elini tutarlar. Salât-selâm getirerek birbirinin hatırım sorarlar. Bu da sevgi ve dostluk nişanıdır. Bir hadîs-i şerifte buyurulmuştur: "İki Müslüman karşılaşıp musafahada bulununca, ayrılmalarından önce (küçük günahları) mutlaka affedilir."
Teşmitte bulunmak (aksırana hayır ve bereket istemek).
Toplantılarda temiz bulunmak ve edebe uygun davranmak: Toplantılarda ilim sâhipleri ve yaşlılar baş tarafa geçirilir. Müslümanlar toplantılarda kendiliklerinden baş tarafa geçip oturmazlar. Kendilerine saygı için kalkarak yer vermek isteyenlerin hemen yerlerine oturmazlar. İki kişinin arasına rızaları olmadıkça girip oturmazlar. Bir toplantıda üç Müslüman'dan ikisi baş başa verip gizlice konuşmazlar. Böylece üçüncü kimsenin üzülmesine ve yanlış fikre kapılmasına meydan vermezler. Toplantıya sonradan gelenlere yer verir ve birbirlerine karşı güler yüzlü bulunurlar. Gerek olmadıkça söze karışmazlar, söylenilen yararlı şeyleri dinlerler. Müslümanlar bulundukları bir toplantıdan, arkadaşlarından izin alarak ayrılırlar. Geçici olarak toplantıdan ayrılanların yerine de hemen oturmazlar.
Dostları ziyaret: Müslümanlar uygun zamanlarda gidip din kardeşlerini, büyüklerini ve yakınlarım ziyaret ederler. Bu ziyaret de, bir sevgi ve bağlılık nişanıdır. Ancak bu ziyaret, usandırıcı ve pek sık olmamalıdır. Ziyarete gelen misafirlere mümkün olduğu kadar ikram edilmesi gerekir.
Ziyafetlere (dâvetlere) icâbet etmek: Yeter ki, ziyafet yerinde haram bir şey bulunmasın. Çünkü bir Müslüman, haramların işleneceğini bildiği bir yere gidemez. Ancak o haramları engelleyebilecekse veya kendisine saygı için işlenmeyecekse, gidebilir. Ziyafetlerde, misafirlere ağırlık verecek kimseleri bulundurmamalıdır. Misafirler gitmek isteyince, ev sahibi ısrar etmeksizin biraz daha oturmalarını istemelidir. Toplantılar sade ve külfetsiz olmalıdır.
Saygı için ayağa kalkmak: Müslümanlar, yanlarına gelen din kardeşlerine karşı ayağa kalkabilirler. Bu bir hürmet belirtisidir. Mescidde bulunan veya Kur'ân okuyan bir kimsenin, hürmet edilmeğe hak kazanmış bir kimse için ayağa kalkması mekruh değildir. Bir toplantıya gelenler için ayağa kalkılması âdet olan yerlerde, ayağa kalkılması müstehaptır. Böyle yapılmazsa, kin ve nefrete yol açılmış olabilir.
Değerli zâtların ellerini öpmek: Müslümanlar, âlimlerin, takva sâhibi kimselerin ve adaletli hâkimlerin ellerini sevgi ve saygı göstermek niyetiyle öperler, onlarla musafahada bulunurlar; bunda bir sakınca yoktur. Bunlardan başka büyüklerin ellerini dindarlıklarına saygı ve ikram için öpmek de câizdir, yeter ki hemcinsi olsun. Fakat dünyaya ait bir maksat için öpmek mekruhtur.
Komşuluk haklarını gözetmek: Komşulara ikram bir sünnettir. Bir Müslüman komşusuna eziyet verecek şeyleri yapmaktan da sakınır. Evin akıntı suları ile ve çöplerle komşularım rahatsız etmez. Yüksek sesle devam eden çalgı ve radyo sesleri ile komşularım rahatsız edenler, hasta ve okur-yazarları düşünmeyenler komşuluk haklarım gözetmemiş olur ve topluma karşı görevlerini çiğnemiş sayılırlar.
Hastaları ziyaret etmek: Bunun da birtakım edepleri vardır. Şöyle ki: Bu ziyaretler pek sık yapılmamalıdır, hastanın yanında çok oturmamalı, hastanın canım sıkacak sözler söylememelidir.
Diğer Özellikler |
Stok Kodu | 9786055996437 |
Marka | Kayıhan Yayınları |
Stok Durumu | Bu ürün geçici olarak temin edilememektedir. |
9786055996437