Kitap Elfabe El ve Yüz Çizgilerinin Anlamı
Yazar Mehmet Ali Bulut
Yayınevi Hayat Yayınları
Kağıt - Cilt 2. Hamur - Karton kapak cilt
Sayfa - Ebat 376 sayfa - 13,5x21 cm
Yayın Yılı 2018
Mehmet Ali Bulut Elfabe El ve Yüz Çizgilerinin Anlamı kitabını incelemektesiniz.
Hayat Yayın Elfabe El ve Yüz Çizgilerinin Anlamı kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Elfabe
El ve Yüz Çizgilerinin Anlamı
El ve parmak yapılarımız ile yüz hatlarımız davranışlarımızı belirleyen genetik kodlar içerir.
Bu genetik kodlama; kişinin iç hâllerinden, yeteneklerinden, hastalıklarından, başarılı ya da başarısız olabileceği girişimlerinden haberler verdiği gibi düşünce süreçlerini de belirler.
Parmakların uzunluğu ya da kısalığı, avuç içindeki çizgiler, yükseltiler ve çukurlar hep bir şeylere işarettir. Mesela, bir meslekte çok başarılı olmuş insanların ellerinde belirgin ortak özellikler vardır.
İnsan yüzünün sol kısmı o insanın gerçek kişiliğini yansıtır. Buna karşın sağ tarafı ise saklamaya çalıştığı diğer yüzünü gösterir.
Her insan;
Kendi hayat yürüyüşünün nasıl olacağını,
Hastalık ve sağlık durumu ile ilgili gelişmeleri,
Evlilik hayatını ve sürecini,
İnsan ilişkilerindeki potansiyelinin ne olduğunu merak eder.
Bu kitap; insanın davranışını belirleyen genetik kodlardan hareketle, insanlara bir kılavuz oluşturmak, hayatını doğru yönlendirmesi için ona yardımcı olmak amacıyla hazırlanmıştır.
ÖNSÖZ
Chirology, Palmistry, Ilm-i Sîma, İlm-i Kıyafe, Firase gibi adlarla anılan bu ilim dalları Doğuda ve Batıda birçok büyük zekânın dikkatini çekmiş, ilgi alanlarını teşkil etmiştir.
İnsanlarda, idrakin keşfi kadar eski bir tecrübî ilim... Seslere, gözle görünebilir bir vücut giydirme ihtiyacının, insanları yazıyı icat etmeye zorladığı dönemlerden kalma bir ilimdir el çizgilerinden hayat hikâyesini okuma sanatı. Sümerler, Akadlar, kadim Mısırlılar bundan yararlanmışlardır. Ta o dönemlerin hatırası olan bu ilim, her asırda yeni yeni tecrübelerle, yeni yeni zekâların katkılarıyla günümüze kadar gelişerek devam etmiştir.
Bu ilmin bilinen ilk temsilcileri arasında Aristo’nun da adı geçer. Romalılarda el çizgilerini okuyup oradan kişinin kabiliyetleri ve yaşayacakları ile ilgili hükümler çıkarmak oldukça önemlidir.
Ortaçağda ise bu ilimlerin en büyük temsilcileri arasında Müslüman âlimleri görüyoruz. Muhyiddin İbnül Arabi, Fahreddin El-Razi, İbni Sina gibi büyük deha ve İslâm âlimleri bu ilimlere dair hususi eserler yazmışlardır.
Müslüman ilmi simacılar, bu konuda o kadar ileri gitmişlerdir ki bir insanın vasıflarından, karakterinden beden ve yüz şekillerini tasvir etmeyi tahmin edebilmişlerdir Sokrat’ın, Aristo’nun, Batlamyos’un eserlerinde kendileriyle ilgili yaptıkları aktarımlarından hareketle eşkâllerinin nasıl olabileceğini tahmin etmişlerdir. Nerede ise eserlerinden hareketle resimlerini çizmişlerdir ki gerçeğin çok da uzağına düşmemişlerdir. Arap ilm-i sîmacısı Ebu’l-Vefa Mübeşşir b. Fatik’in böyle bir eseri mevcuttur. Aynı şekilde Ebu’s-Sem’a El Emşati’nin renkler ve bunların işaret ettiği mana ve hastalıkları anlatan Kitabu’l-Kavli’s-Sedîd fi İhtiyari’l-İma’ ve ’1-Abîd adlı bir eseri mevcuttur.
Ancak, bu ilmin bugünkü hâlini alması, 19. yüzyılda, Batıda bu işe emek verenler sayesinde olmuştur. Çünkü pozitivist yaklaşımın dünyada hâkim olmasıyla kadim tüm ilimlerin altı boşaltılmış, referansları yok edilmiş ve âdeta havada kalmışlardır.
Her ilmin temelleri ve postülaları vardır. Siz o postülaların referansını yok eder veya anlamsızlaştırırsanız, zamanla o ilim de hurafeye döner; referansları yok olmuş her ilim sonunda anlamsız bir hâl alır. Hurafeler dahi böyle derin bilimsel kırılmalar neticesinde, eski döneme ait ama referanslarını kaybetmiş kimi temel bilimlerin yadigârıdır. Kıyafetnamecılik, Müneccimlik, Simyacılık, İlmu l-Hey’e’de olduğu gibi...
Mesela bugün kullandığımız matematik (İlm-i Riyaze) on tabanlı (desimal) bir sayılar sistemine dayanıyor. Öyle var sayılıyor. Bu mutlak bir şey değil. 2’li de 8’li de 32 lı de 68 lı de 128’li de olabilirdi. Birisi öyle yapmış ve sonra herkes öyle kabul etmiş. Sayılar da o çerçevede değerlendirilmiş; 0-9 Esasında bugün eğer biz o kadim matematik kurallarını hâlâ kullanmak zorunda olamasaydık, çoklu taban sistemi(Oktal sistem, Hegzadesimal sistem, 32’li sistem...) üzerinde inşa edilmiş modern hayatı yaşayanlar ‘ne saçmalık’ derlerdi, on tabanlı sayılar sistemi için. Çünkü bugün çoklu tabanlar da kullanılıyor. Hatta ‘binary’ dediğimiz ona da ilk imada bulunan, yine ilk dönem Müslüman bilginlerdir ikili taban var ki bütün sistem ‘var’ ve ‘yok’ üzerine kuruludur.
Sonuç olarak, eğer Batı, Müslüman bilginlerin büyük bir icadı olan (Batı o dönemde, kendisiyle dört işlem bile yapılamayan Romen rakamlarını kullanıyordu) onlu taban sisteminin yerine, Batının Aydınlanma Dönemi’nde kendi icatları olan bir sayılar sistemini kullansaydı o sayılar sistemini de bir tür hurafeye dönüştürürlerdi. Kıyafetname ve müneccimliğin başına gelenler Riyaziye denilen bilimin de başına gelirdi. Çünkü İlm-i Riyaziye aym zamanda, yeme içmenin aritmetiğini de içeriyor. Yani perhizi; abur cubur yememeyi de kapsamına alıyordu.
Modern dönemdeki bilimde, gözlemcilik ve tamamen tekrar edilebilirlik esas alınınca, tecrübelere dayanan bilimler anlam yitirdiler...
Batılı araştırmacılar, sosyolojinin ve psikolojinin zorlamasıyla (Kretschmer’in Beden Yapısı ve Karakter tahlilleri, şizofrenlerin tespitinden, âri ırkın tasarımlanmasına, tiplerin kriminolojik eğilimlerinin tespitine varıncaya kadar birçok alanın referans noktası olmuştur) Palmistry, Chiroloji adı altında bu alana eğilmemiş ve eserler vermemiş olsalardı, biz bugün bu disiplini de Doğunun hurafeleri arasında saymaya devam ederdik büyük ihtimalle.
Çünkü 18. yüzyıldan itibaren gelişen ve sonunda tanrı tanımaz bir anlayışta karar kılan pozitivizm, aklın imkânlarını, görme ve deneme (gözlem ve deney) ile sınırladığı için, geçmiş dönemlerin bu gibi tecrübî ilimlerinin altını boşaltmış; onları köksüz, manasız birer hurafeye dönüştürmüştür.
Oysa gerçekten bu ve benzeri ilimler, insanlığın çok uzun bir döneminde, insanların yeteneklerini belirlemesi, kabiliyetlerinin tespiti açısından ciddi hizmetler vermiştir. Tam bir insan kaynakları alanı olmuştur. Özellikle saraylarda istihdam edilecek kişilerin seçiminde önemli bir değerlendirme aracı olarak kullanılmıştır.
Ancak kabul etmek gerekir ki esasında insanın karakter ve ahlakını belirleme amacını taşıyan bu ilim dalı zamanla cahillerin eline geçerek esas amacının dışında kullanılmış, hurafe denilebilecek bir mahiyet de kazanmıştır.
Şunu belirtmemiz gerekir ki bu ilim, bugünkü hava tahmin raporları gibi var olanı, insanın mahiyetinde saklı olanı işaretlerinden hareketle doğru değerlendirme aracıdır. Zaten Kur’an-ı Kerim’deki tanımıyla bu ilim, bir ‘şâkile’ ilmidir. "De ki her şeyin ameli kendi şâkilesi ne göredir!” (İsrâ, 84) ayetinde geçen manasıyla ‘şâkile’, eşyanın şeklinden ve taşıdığı izlerden onun mahiyetini ve neye yaradığını, nereye varacağını bilme ilmidir... Mesela hayvanlarda ve otlarda parlak sarı rengin, zehir ve tehlike işareti olduğu gibi...
Evet, bu bir ilim ve kodları tecrübeye dayalı bir ilim. Sadece aklın değil, kalbin, hissin ve gözlemlerin de içine dâhil olduğu bir "insan bilimidir.” içinde tecrübe ile birlikte ‘hads’ de vardır. Uzun yıllar bir şey ile meşguliyetin getirdiği derin karar verişler ve idrak ile varılan sonuçlar bu ilimde önemlidir.
Bu ilmin mahiyeti, ondan nasıl faydalanılabileceği hususları bölüm başlarında yer aldığı için önsözde ayrıca bu konulara temas edilmeyecektir. Yapısal genel özellikler anlaşılmadan detaylara dair yorumlar eksik kalacaktır.
Bu cümleden olarak "Eller”, "Parmaklar” ve "Avuç Çiz-gileri” başlıkları altında verilmiş bölümlerin giriş yazılarının okunmasında büyük yarar vardır.
Özellikle "Avuç Çizgileri"ne giriş ile "Bir Uyarı” ve "Ara Not” başlıklı bölümleri okumak, bu ilim yoluyla elde edilecek sonuçların doğru yorumlanması ve değerlendirilmesi bakımından yararlıdır.
Bu kitabın hazırlanmasında, belli başlı birkaç eser esas alınmıştır. El çizgilerinin yorumlanması ile ilgili bölümlerde en çok başvurulan kaynak Gizli İlimler Hâzinesi serisinin birinci kitabı, Louis Stanke’nin Les Lignes de La Main ve Victor Segno’nunA Correspondence Cours of Instruction in Chirology adlı ders notlarıdır. Bunların dışında müteferrik birçok eser ve yazıdan faydalanıldı. Tabii kendi tecrübelerimizden de bir hayli kattık.
İlm-i Sima bölümü içinse birinci derecede Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın Marifetname’si, Gizli İlimler Hazinesi’nin ilgili bölümleri, Bili Harris’in Yüzün Anlamı, Halit Ziya Uşaklıgil’in İlm-i Sima’sı ve daha birçok eserden yararlandık.
Niyetimiz, insanın insanı tanımasında ve insanların birbirinden ve kendilerinden doğru yararlanmasında yeni bir alan açmak değil, unutulmuş bir disiplini ve referansları yeniden hatırlatmak, bugünün literatürü içinde istifadeye açmaktır.
Eğer bir hata yapmışsam kendi eksikliğimdir ve okuyucularımdan hoşgörü ile karşılanmak dilerim. Allah’tan da bağışlanma...
İÇİNDEKİLER
Önsöz
Giriş
Evvelkilerden Birkaç Söz
Fahreddin El Razi
Erzurumlu İbrahim Hakkı
Bediüzzaman Said Nursî
Eller
Şekil Bakımından Eller
Renkler Bakımından Eller
Parmakların Yapısı Bakımından Eller
Parmaklar
Parmakların Diğer Özellikleri
Uzunluk-Kısalık ve Meyil Bakımından Parmaklar 8
Tırnaklar
Tırnakların Görünüşü
Elimizin Beş Parmağı
Başparmak (Venüs)
Birinci Boğum (Kemik)
ikinci Boğum (Kemik)
Üçüncü Boğum (Kemik)
işaret Parmağı (Jüpiter/Müşteri)
Boğumlar (Kemikleri)
ikinci Boğum (Kemik)
Üçüncü Boğum (Kemik)
Orta Parmak (Satürn)
Boğumlar (Kemikler)
Birinci Boğum (Kemik)
İkinci Boğum (Kemik)
Üçüncü Boğum (Kemik)
Yüzük Parmağı (Güneş Parmağı)
Boğumları (Kemikleri)
Birinci Boğum (Kemik)
İkinci Bölüm (Kemik)
Üçüncü Boğum (Kemik)
Serçe Parmağı (Merkür)
Boğumlar (Kemikleri)
Birinci Boğum (Kemik)
İkinci Boğum (Kemik)
Üçüncü Boğum (Kemik)
İşaretler
Elin Tepeleri
Tepeler ve Anlamlan
Venüs Tepesi (Zühre Dağı)
Jüpiter Tepesi (Müşteri Dağı)
Satürn Tepesi (Zühal Dağı)
Güneş Tepesi (Apollon Dağı)
Merkür Tepesi (Utarid Dağı)
Mars Tepesi (Mirrih Dağı)
Ay Tepesi
Dünya Düzlüğü (Aya)
El Ayası (Genel Olarak Avuç)
Avuç Çizgileri
Giriş
Genel Olarak Çizgiler
Çizgiler ve Anlamları
Hayat Çizgisi
Çizgiler
Kalp Çizgisi
Kader Çizgisi
Güneş Çizgisi
Sıhhat Çizgisi
ilham Çizgisi
Venüs Halkası
Ay Çizgisi (Samanyolu Çizgisi)
Evlilik (Gönül İlişkileri) Çizgisi
Kesişen Çizgiler (Külli irade Çizgileri)
Seyahat Çizgisi
Yükselen Çizgiler (Hayat Çizgisinin Dallan)
Üçgenler
Nesil Çizgisi 3
Mesleklere Göre El Biçimleri
Fizyonomi (İlm-İ Sima, Kıyafetname)
Mizaçlar (Tipler)
Bir El Nasıl Yorumlanır?
Diğer Özellikler |
Stok Kodu | 9786051510965 |
Marka | Hayat Yayınları |
Stok Durumu | Bu ürün geçici olarak temin edilememektedir. |
9786051510965