Kitap En Sevgili Kul Son Nebi Son Resul Muhammedi Nurlar, Mevahibi Ledünniye Muhtasarı
Tercüme Ali Eren
Yayınevi Sağlam Yayınevi
Kağıt - Cilt 2.Hamur - Ciltli
Sayfa - Ebat 1.135 sayfa - 17x24 cm
Ali Eren in En Sevgili Kul Son Nebi Son Resul Muhammedi Nurlar adlı kitabı nı incelemektesiniz.
Sağlam Yayınevi En Sevgili Kul Son Nebi Son Resul Muhammedi Nurlar Mevahibi Ledünniye muhtasarı adlı kitap hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
En Sevgili Kul Son Nebi Son Resul Muhammedi Nurlar, Mevahibi Ledünniye Muhtasarı
İncelediğiz
kitabın aslı, İmam Kastalânî Hazretleri'nin, El-Mevâhibül Ledünniyye bi'l-Minahi'l Muhammediyye isimli eseridir. Muhammed (s.a.v.)'in bahşişleri yoluyla verilen ilâhî bağışlar demektir. Bu güzel eser ilim çevrelerinde kısaca, Mevâhibi Ledünniyye diye anıla gelmiştir.
İmam Kastalânî Hazretleri, Sevgili Peygamberimizin vasıflarını anlattığı bu eserinde, yer yer başka bilgilere de yer vermektedir.
Yûsuf b. Nebhânî Hazretleri ise okunması kolay olsun diye, Mevâhibi Ledünniyyede Peygamberimiz'le alâkalı olmayan kısımları çıkararak kitabı kısaltmış ve El-Envârul Muhammediyye / Muhammedi Nurlar ismini vermiş.
Kitap böylece, Peygamberimizin her hâlini anlatan ve insanın kalbini Peygamber sevgisiyle dolduran çok güzel bir eser haline gelmiştir. Kâinat kendi nurundan yaratılan Allah Resûlü'nden bahseden bu kitabı okurken, zaman zaman gözyaşlarınızı tutamayacak, manevî zevklere dalacak ve ruhunuzun Muhammedî nurlarla nurlandığını hissedeceksiniz.
Bu
tercümeye, En Sevgili Kul, Son Nebi, Son Resul ismini verdik.
Tercümede elimizden geldiği kadar, sade dil kullanmaya çalıştık.
Tercüme: Ali Eren
BU KİTAP HAKKINDA
Elinizdeki kitabın aslı, İmam Kastalânî Hazretleri'nin, El-Mevâhibül Ledünniyye bi'l-Minahi'l-Muhammediyye isimli eseridir. Tercüme edecek olursak şöyle diyebiliriz:
Muhammed'in (sallallâhü aleyhi ve sellem) Bahşişleri / ihsanları Yoluyla Verilen İlâhî Bağışlar.
Bu güzel eser ilim çevrelerinde kısaca, Mevâhibi Ledünniyye diye anılagelmiş ve bu isimle şöhret bulmuştur.
İmam Kastalânî Hazretleri, Sevgili Peygamberimiz'in vasıflarını / üstünlüklerini anlattığı bu eserinde, yer yer başka bilgilere de yer vermektedir. Yûsuf b. Nebhânî Hazretleri ise okunması kolay olsun için, Mevâhibi Ledünniyye'de Peygamberimiz'le alâkalı olmayan kısımları çıkararak kitabı kısaltmış ve EL-ENVÂRUL MUHAMMEDİYYE / MUHAMMEDÎ NURLAR ismini vermiş. Kitap böylece, Peygamberimiz'in her halini anlatan ve insanın kalbini Peygamber sevgisiyle dolduran çok güzel bir eser haline gelmiştir.
Öyle bir hale gelmiş ki, kâinat kendi nurundan yaratılan Allah Resûlünden bahseden bu kitabı okurken, zaman zaman göz yaşlarınızı tutamayacak, manevî zevklere dalacak ve ruhunuzun Muhammedi nurlarla nurlandığını hissedeceksiniz. www.goncakitap.com
İşte elinizdeki bu kitap, Mevâhibi Ledünniyye'nin muhtasarı / kısalışı olan EL-ENVÂRUL MUHAMMEDİYYE'nin tercümesidir.
Biz de bu tercümeye, EN SEVGİLİ KUL, SON NEBİ SON RESUL ismini dik.
Tercümede asla uydurukça kelime kullanmadık. Ayrıca şimdiki nesle ağır gelecek kelimelerden de kaçındık. Elimizden geldiği kadar, günümüzde halkın kullandığı dili kullanmaya çalıştık.
Kitapta, bazan çift parantez kullanıldığını göreceksiniz. Onun sebebi şudur: Tercüme yaparken Mevâhibi Ledünniyye'nin aslına da baktık. Orada, Nebhânî Hazretleri'nin kısaltma yaparken almadığı bazı tatlı ve hoş bilgilere rastladık. Gönlümüz onları atlamaya elvermedi. Onun için, bu malûmatlardan münasip gördüklerimizi de çift parantez içinde
tercümemize ilave ettik. Yani çift parantez içindeki bilgiler, yine
Mevâhibi Ledünniyye'ye yani
İmam Kastalânî'ye aittir.
Tercümenin ilk aslı olan Mevâhibi Ledünniyye, İmam Kastalânî Hazretleri'ne ait, onun muhtasarı olan ve bizim
tercüme ettiğimiz El Envârul Muhammediyye ise Yûsuf b. Nebhânî Hazretleri'ne ait olduğu için, bu eser üzerinde iki büyük mübarek âlimin emeği bulunmaktadır.
Tercüme yapan olarak bize gelince. Yaptığımız
tercümenin hatadan âri olduğu iddiasında değiliz ve olamayız. Tek eksiksiz ve kusursuz
kitap,
Allah kelamı olan Kur'an-ı Kerim olduğuna göre, elbette ki bizim de eksik, kusur ve hatalarımız olmuştur. İnsan kendi eksikliklerini göremez. Onu için, ilim ehli dostlarımız, gördükleri eksik ve yanlışları veya lüzumlu gördükleri hatırlatmaları şu adrese bildirirlerse kendilerine müteşekkir kalacağımızı ifade etmek isteriz: alieren_vakit@mynet.com
El- Envârul Muhammediyye'nin bu tercümesinde ilimlerinden istifade ettiğim Ali Küçük ve Numan Kocaoğlu hocalarıma da teşekkürlerimi arz ederim.
Değerli okuyucu!
Bu
kitabı okumaya başlamadan önce 1 Fatiha 3 İhlas okuyup,
İmam Kastalânî ve İmam Yûsuf Nebhânî Hazretleri'ne hediye ederseniz, onların ruhlarının sizden memnun olacağını, sevabının da yine size döneceğini âcizane hatırlatmak isteriz.
Bu hediyeye, bu
tercümeyi yapanı, anne-baba ve ecdadını da ilave ederseniz o da sizin lütfunuz olur...
Kitaptan lâyıkıyla istifade edilmesi temennisiyle fî emânillah...
İMAM KASTALÂNÎ KİMDİR?
İmam Kastalânî Hazretleri, onbeşinci asırda Mısır'da yetişen hadis ve kıraat âlimidir. Fıkıh bakımından da Şafiî fıkhında ilerlemiş bir alimdir.
İsmi, Ahmed bin Muhammed, künyesi Ebü'l-Abbas, lakabı Şihabüd-din'dir. Kastalânî diye ünlüdür.
1448 (H.851) de Kahire'de doğdu, 1517 (H. 923)de yine Kâhire'de Muharrem ayının yedisinde Cuma gecesi vefat etti. Cenaze namazı Ezher Camiinde kılınıp, Kadı Bedreddin Aynî Türbesi'ne defnedildi.
Küçük yaşta ilim tahsiline başladı ve Kur'an-ı Kerim'i ezberledi. Birçok alimden ders okudu. Kendisinden ilim aldığı âlimler içinde meşhur İbn-i Hacer el-Askalânî de vardır.
İmam Kastalânî, çok talebe yetiştirdi.
Nûrânî yüzlü ve uzun boylu bir zattı. Hatâ ve yanlışını gösterene kırılmaz, bilakis onu takdîr eder, sevgi gösterirdi.
O Kur'an okurken en katı kalpli kişilerin bile kalbi yumuşar, dayanamayıp gözyaşı dökerlerdi. Namazda okurken cemaat huşu ile kendinden geçer, ağlamaktan kendilerini alamazlardı. Öyle ki dayanamayıp yere düşenler olurdu.
İmam Kastalânî, Mekke ve Medine'de de epey müddet ikamet etmiştir.
Medine-i Münevvere'de Peygamber Efendimiz'in kabr-i şeriflerini ziyareti esnasında Hazreti Resûlüllah'a duyduğu sevgiden dolayı kendinden geçerdi. İşte bu sevginin neticesidir ki Sevgili Peygamberimiz'in vasıflarını anlatan ve elinizdeki eserin aslı olan
Mevâhib-i Ledünniyye'yi yazmıştır.
Kânûnî zamanı şâirlerinden ve Sultânü'ş-Şuarâ / Şâirler Sultanı diye anılan Bakî,
Mevâhib-i Ledünniyye'yi o zamanki
Osmanlı türkçesine çevirmiştir.
İmam Kastalânî'nin eserlerinden biri de Sahih-i Buhârî'nin şerhi olan irşâd-üs-Sârî'dir.
YUSUF NEBHÂNÎ KİMDİR?
Yûsuf Nebhânî, son devir İslâm âlimlerindendir. İsmi Yûsuf bin İsmail olup Nebhânî diye meşhurdur. 1849 (H.1265) senesinde Hayfa'ya bağlı Eczim (veya İczim) köyünde doğdu. 1932 (H.1350) senesinin Ramazan ayında, Beyrut'ta Resûlüllah Efendimiz'e salevât getire getire vefat etti...
Küçük yaşından îtibâren ilim tahsîline başlayan Yûsuf Nebhânî, Kâhire'deki Câmiü'l-Ezher Üniversitesi'nde yüksek din ilimlerini tahsîl etti.
Ezherde, Cemâeddin Efgânî ve Muhammed Abduh'u yakından tanıdı ve onların sapıklıklarına şahit oldu.
Beyrut'ta Hukuk Mahkemesi Reisliği yaptı. Uzun yıllar yaptığı kadılık vazîfesinin yanında çok kıymetli eserler de yazdı. Eserlerinin sayısı 76'yı bulmuştur.
İstanbul'a gelip Sultan Abdülhamid'in yakın çevresinde yer alan Nebhânî, ömrü boyunca, bütün gücüyle ehl-i sünnet vel-cemâati müdâfaa etti, ehl-i sünnet dışı zararlı ve reformcu cereyanlarla da mücâdele etti. Onun için, Vehhâbîler ve reformcular bu büyük zâtı sevmez, isminden ve eserlerinden bahsetmezler.
Şevâhidü'l-Hak isimli eseri, Vehhâbîlerin fikir babası olan İbni Teymiyye'nin ve vehhâbîlerin tutarsızlıklarını anlatmaktadır. Bu eser, Merhum Mehmed Emre tarafından
tercüme edilmiş, bu
tercümenin muhtasarı/kısaltılmışı, Fazilet Neşriyat tarafından Vehhâbîlere Cevaplar adıyla yayınlanmıştır.
Yûsuf Nebhânî Hazretleri'nin tasavvufa dair de eserleri vardır. Kendisi de tasavvuf ehli bir zat olup, ibâdetinin nuru yüzünde açıkça görülürdü.
Rahmetüllâhi aleyh...
Not: Bu vesileyle, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi'ndeki büyük bir hataya dikkatinizi çekmek isterim.
Yusuf Nebhânî Hazretleri hem bir tasavvuf ehlidir, hem de tasavvufu övücü eserleri vardır. Buna rağmen İslam Ansiklopedisi 32. cild 471. sahifedeki
Nebhânî maddesinde, orta sütunun alttan 5. satırında,
"Nebhânî'nin tasavvufu dışladığı" yazılmaktadır. Nebhânî maddesini M. Sait Özervarlı yazmış.
ALLAH'A HAMD, SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZ'E SALÂT Ü SELÂMLAR
Âdem, Nuh ve İbrahim Aleyhimüsselam'ı ve İmran ailesini seçkin ve kendi zamanlarındaki insanlara üstün kılan Allah'a hamd olsun.
Allah; insanlar içinden Arapları, Araplar içinden Kureyşi, Kureyş kavminden Hâşimoğullarını, Hâşimoğullarından da peygamberlerin efendisi Muhammed Mustafa sallallahü aleyhi ve sellemi seçkinlerin en seçkini, iyilerin en iyisi ve hayırlıların en hayırlısı eyledi.
Allah'ın rahmeti ezelden ebede kadar o Allah Resulü'nün üzerine olsun.
Allah O'na rahmet ve lütfuyla, yarattıklarından hiç kimsenin ortak olamayacağı bir üstünlük verdi.
Allah O'na lütfundan ve rahmetinden o kadar çok ihsanlarda bulundu ki, o rahmetin büyüklüğü bilinemez ki bildirilebilsin, tam anlaşılamaz ki anlatılabilsin, tam idrak edilemez ki tarif edilebilsin, tamamı bilinip sayılamaz ki sayılabilsin.
Allah'a manen en yakın olanların derecelerinin sonu, O'na ezelden ebede kadar verilen yüksek derecenin başlangıcına dahi ulaşamaz.
O, her an artmakta ve yükselmekte olan sonsuz bir makamın sahibidir.
***
O'nun yakınlarına / akrabalarına, mü'minlerin anneleri olan zevcelerine, -haddi aşanlara birer ateş parçası, doğru yola gelmek isteyenlere ise yol gösteren birer yıldız olan- ashabına salât ü selam olsun.
Kıyamete kadar onun ashabına uyan kimselere de salât ü selam olsun.
Bu fakir, günahkâr
Yusuf b. Nebhânî -Allah hatalarını affetsin, amellerini kabul buyursun, onu dünya ve âhirette arzu ettiği her türlü hayra ulaştırsın- bundan sonra derim ki:
Bilinen bir gerçek ki, Peygamberimiz Ebül Kasım Muhammed Mustafa sallallâhü aleyhi ve sellem), bütün güzel sıfatlara sahip olmakta eşsiz olup,
- Diğer peygamberlerden, Allah'a en yakın olan meleklerden ve Allah'ın bütün sâlih kullarından, kısaca yaratılanların hepsinden üstündür.
- Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), herkesten ve her şeyden tek tek üstün olduğu gibi, hepsinin toplamından da efdal ve üstündür. Yaratılanların hepsinin fazilet ve üstünlükleri terazinin bir kefesine, Peygamberimiz'in fazilet ve üstünlüğü de diğer kefesine konulsa, hiç şüphesiz Peygamberimiz'in üstünlüğü daha ağır gelir.
- Efdalü's-Salevât Alâ Seyyidi's-Sâdât isimli eserimin sonuna 7 kasidenin 2. matla'ında tahmîsli (beş mısralı) olarak koyduğum şu şiir, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz hakkında gayet güzel ifadelerdir:
- Peygamberlerin efendisinin üstünlüğü bilinen bir şeydir.
- Onun makamı nerede, Hazreti İsa ve Hazreti Musa'nın makamı nerede?
- Onun makamı nerede, Hazreti Nuh ve Hazreti İbrahim'in makamı nerede?
- Diğer peygamberlerin hepsinin makamı, O'nun makamından aşağıdadır. Salât ü selâm O'nun üzerine olsun
Hazreti Cebrail'in ve Hazreti İsrafil'in makamı nerede? Hazreti Mîkâîl'in ve Hazreti Azrâîl'in makamı nerede? Resûlüllah'ın makamı onların hepsinin makamının üstündedir. Bunun en kuvvetli delili, 0 Resûl'ün mîrac yolculuğudur. Salât ü selâm O'nun üzerine olsun
Onun makamı nerede, diğer bütün yüksek âlemler nerede? Onun makamı nerede, bütün aşağı âlemler nerede? Onun makamı nerede, mahlûkâtın tamamının değeri nerede! Ondan üstün olan, sadece Aliyyül Azıym olan Allah'tır. Salât ü selâm O'nun üzerine olsun...
PEYGAMBERİMİZ HAKKINDA KALEME ALINAN ESERLER
Değerli okuyucu! Yukarıda anlatılanlardan öğrenmiş oldun ki, yaratılanların hepsi bir araya gelmiş olsa bile, Resûlüllah'ın fazilet, üstünlük ve değerini tam olarak ne anlayabilir ne de anlatabilirler. Çünkü onun fazilet ve değerini gerçek mânâda ancak Allahü Teâlâ bilir.
O'nun üstünlüklerini anlayabilmek ve anlatabilmek için nice büyük âlimler engin denizlerin / ilmin derinliklerine dalarak bu yolda nice kıymetli inciler ve değerli mücevherler çıkarmışlar (nice değerli bilgilere ulaşmışlar ve bunları yazıya dökerek insanlara aktarmışlar)dır.
O âlimlerden bir kısmı Hazreti Resûlüllah hakkında kaleme aldıkları şiir ve mısralarla adeta inciden gerdanlıklar dizerek, kendi zamanlarını süslemişlerdir.
Bir kısmı da Hazreti Resûlüllah hakkında iman ve marifet ehlinin yeteri kadar istifade ettiği nesir / düz yazılar kaleme almışlardır. Böylece doğru sözlü ve emniyetli kimselerin O'nun hakkında rivayet ettiği bilgilerin yer aldığı birçok kitaplar ve divanlar ortaya çıkmıştır.
Bu âlimlerden bazıları Resûlüllah'ı kısaca anlatan eserler yazmışlar, böyle yapmakla güzel de etmişlerdir. Bazı âlimler de Resûlüllah'ı uzun uzun anlatmışlardır. Onların yaptıkları da güzeldir.
Bazı âlimler ise Resûllah'ı anlatmakta orta yolu tercih etmişlerdir. O da başka bir güzelliktir.
Resûlüllah'ı orta büyüklükte bir kitapta anlatanlardan biri, büyük âlim Kadı lyaz'dır. Onun kaleme aldığı, ünü her tarafa yayılmış olan Şifâ-i Şerif (Eşşifâ bi Ta'rîfi Hukuki’l-Mustafâ) isimli kitabı okursan, o sana yeter. Çünkü Şifâ-i Şerif, bütün Müslümanlar tarafından sevilip kabul görmüş bir eserdir.
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hakkında büyük bir eser yazan ve O'nu uzun uzun anlatan âlimlerden biri de İmam-ı Hümam Hasan b. Abdirrahman El-Ensârî'dir.
Fakat ben (Yusuf b. Nebhânî) onun o büyük eserini görmedim. Sadece Nefhu't-Tıyb isimli eserin sonunda, Peygamberimiz'i medih / övgü sadedinde o kitaptan alınan kısmı gördüm.
Nefhut Tıyb'ın müellifi orada şöyle diyor:
"Ben bu bilgileri, Hasan b. Abdirrahman b. Abdirrahîm b. Uzretü'l-Mağribî El-Ensârî Rahimehullah ve Radıye Anh'in Müntehe's-Süâl fî Medhi'r-Resûl isimli eserinin 25. cildinden aldım."
EL-MEVÂHİBÜ'L- LEDÜNNİYYE
İmam Allâme Şeyh Ahmed Şihâbüddîn
El-Kastalânî'nin El-Mevâhibü'l-Ledünniyye Bilminehı'l-Muhammediyye isimli eseri, Hazreti Resûlüllah'ı anlatan orta büyüklükte
iki büyük cilt halindeki meşhur eserdir.
Hiçbir eser, Hazreti Resûlüllah'ın üstünlüklerini bir araya getirip toplayan ve elden-ele, beldeden-beldeye dolaştırılarak her tarafa yayılan bu eser kadar meşhur ve faydalı olmamıştır.
Fakat bu eserin müellifi Kastalânî rahimehullah, kitabında sadece Peygamberimiz'le alâkalı meseleleri anlatmakla kalmamış, sık sık başka meselelere, ayrıntılara, mezhebler arasındaki farklı ve münakaşalı konulara da girmiştir.
Bu bilgiler her ne kadar fâideli ise de, başka kitaplarda da rahatça ulaşılabilecek meselelerdir. Yani,
Kastalânî Merhum kitabında okuyanlara hoş ve güzel meyveler ikram etmişse de, böyle yapmakla bu meyveleri kendi mevsiminde değil de başka bir mevsimde ikram etmiş gibi olmaktadır.
İmam Kastalânî, kitabını bu şekilde uzatmasının sebebini,
kitabının Yedinci Kısım'ında Peygamberimiz'in Ehl-i Beyt'ini anlatırken, "Sözü uzatmaya beni, Sıddîk-ı Ekber'in Hazreti Hasan'ı omuzunda taşımasını anlatmak meselesi şevketti" diyor
( Bu hadiseyi anlatabilmek için mecburen sözü uzatmış oldum demek istiyor. )
Buna ilaveten, birkaç satır sonra da, "Bunun gibi, sözü uzattığım yerler bu kitapta çok var. Ancak bunların hepsi de çok faideli bilgilerdir" diyor ki, doğrudur.
Kastalânî Merhum'un kendisinin de ifade ettiği gibi, böyle kıymetli bilgiler kitabında gerçekten bir hayli fazla. Bu fâideli bilgilerden dolayı kitabın hacmi büyüyüp güzel bir eser olmuşsa da diğer taraftan ilim ehlinin bu eserden istifadesi nisbeten azalmış oluyor.
ELİNİZDEKİ ESER:
EL- ENVÂRU'L- MUHAMMEDİYYE
El-Mevâhibü'l-Ledunniyye elden ele dolaşan bir kitap olmasına rağmen, ilim sahibi olan-olmayan herkesin daha çok istifade etmesi için bu güzel eserin mutlaka kısaltılması lâzımdı. Fakat ben adedini sayamayacağım kadar kitap bildiğim halde, bu güzel eserin kısaltılmış / ihtisar edilmiş bir şeklini görmedim ve bilmiyorum. Bana bu hususta bir bilgi de gelmedi.
Kendim
El-Mevâhibü'l-Ledünniyye'yi kısaltmaya başladıktan sonra, Allâme Şeyh Ahmet El-Vârisî Rahimehullah'ın hayatını okurken gördüm ki, bu zat böyle bir kısaltmaya başlamış ama tamamlayamadan vefat etmiş. Hamd olsun ki Allah (celle celâlühû), beni yukarıda bahsettiğim fazlalıkları çıkarıp Peygamberimiz'le alâkalı yerleri bırakarak, bu
kitabın bir ihtisarını (kısaltma) yapmaya muvaffak kıldı.
Bu işi yaparken, Peygamberimiz'le alakalı olmayan fazlalıkları çıkarıp
kitabın özüne dokunmadım. Böyle yapmakla, kınında duran cilalı parlak kılına kınından çıkarmış ve o güzel ve parlak yüzündeki tozları silmiş oldum. Böylece ayın bedir halindeki parlak ışığına engel olan bulutlar aralandı ve ışığı meydana çıktı.
BU İHTİSAR / KISALTMA NASIL BİR KİTAP?
Kısaca söylemek gerekirse,
kitap güzel bir şekilde ihtisar edilmiş / kısaltılmış oldu ve Peygamberimiz'le alâkalı bütün güzellikleri ifade eden bir eser meydana geldi.
Bu kısaltmayı yaparken,
El-Mevâhibü'l-Ledünniyye'de verilmek istemen bilgi ve malûmatı korudum ve dağınık bilgileri bir araya getirdim. Birbirine uygun yerleri yan yana koydum. Sonunda eser hem yarı yarıya küçülmüş hem de daha kolay anlaşılır bir hale gelmiş oldu. Üstelik
kitabı yazan büyük âlim
Kastalânî'nin ibareleri değiştirilmeden, alışılmış bir şekil meydana seldi. Artık hiçbir kimsenin bu bilgileri öğrenmemeye bir mazereti olamaz.
Bu çalışmayı yaparken, Müellifin ibarelerinde çok az takdim-te'hir yaptım. Yarım kalan sözleri tamamladım. Nadiren değişikliklere gittim. Müellifin açıklamadığı yerlerde açıklamalar yaptım. İbn-i Esir'in eserinden de (El- Kâmil fi't-Tarih) nakiller yaptım.
Böylece nurları parıl parıl parlayan bir eser meydana gelmiş oldu. İsmine de "
El-Envârul Muhammediyye mine'l-Mevâhibi'l-Ledünniyye / Mevâhib-i Ledünniyye'den Muhammedi Nurlar" dedim. Aslı olan El-Mevâhibü'l-Ledünniyye ne kadar güzel idiyse
El-Envârul Muhammediyye ismini verdiğim bu kısaltma da o kadar güzel oldu ve böylece kalın bulutların arkasından mânâ güneşleri parladı.
Sevgili Peygamberimiz'in, aynı hacimdeki hiçbir kitapta bulunmayan faziletleri ve bütün halleri, vasıfları bu kitapta yer almaktadır. Burada yazılanların anlaşılması gayet kolaydır. Dolayısıyla bu kitapta anlatılanlardan, ister âlim olsun ister talebe olsun herkes istifade eder.
Şerefli Arş'ın rabbi olan Allahü Azîmüşşan'dan isteğim şudur ki, bu
kitabı, hem kendisinin hem de Rauf ve Rahıym olan Habibinin sevgi ve muhabbetine kavuşmaya sebep ve vesile kılsın. Bu kitabın sağlam aslından insanları istifade ettirdiği gibi, beni ve bütün Müslümanları bu kitaptan da istifade ettirsin.
Rabbim benden bunu kabul buyursun. Bu
kitap sebebiyle günahlarımı affetsin. O Allah bana kâfidir. O ne güzel vekildir...
Şunu da bilmelidir ki
El-Envârul Muhammediyye, yukarıda anlatılanlara rağmen aslı olan
El-Mevâhibü'l-Ledünniyye'nin gördüğü ihtiyacı göremez ve onun giderdiği ihtiyacı gideremez. Çünkü onda Peygamberimiz'in faziletlerinden başka, öyle bilgiler var ki o bilgilere İslamın ileri gelenlerinden olsun, ilim sahiplerinden olsun, hiçbir kimse ihtiyaç duymaktan uzak kalamaz.
Ben, hocamdan / üstazımdan aldığım icazetle
El-Mevâhibü'l-Ledünniyye'den rivayet yapmaya ve onu okutmaya icazetliyim / izinliyim. Bu kitapla ilgili hocalarımın / üstazlarımın silsilesi şöyledir:
Allâme El-İmam Eş-Şeyh İbrahim Es-Sekâ El-Mısrî rahmetüllah, Eş-Şeyh Süaylib, Eş-Şeyh Ahmedeyn El-Hüllevî vel-Cevherî, Abdullah b. Salim El-Basrî, Şeyh Mensur Tûhıyyî, Şeyh Sultan El-Mezzâhî, Şeyh Nûruddîn Ez-Zeyyâdî, Kutbu'l-Vücûd Ebi'l-Hasen El-Bekrî, Eş-Şeyh Şihâbüddîn Kastalânî.
Abdullah b. Salim hariç bu zatların hepsi Şâfî mezhebinden olup hepsi de Mısırlıdır. Allah hepsine rahmet etsin ve onlarla bizi menfaatlandırsın.
KİTABIN KISIMLARI
Aslı olan
El-Mevâhibü'l-Ledünniyye'deki gibi, kısaltılmış şekli olan
El-Envârul Muhammediyye'yi de on kısım olarak düzenledim. Birinci kısımda şunlardan bahsedilmektedir:
Allah'ın, Peygamberimiz'i en önce peygamberlik vermekle şereflendirmesi, Peygamberimiz'in temiz soyu, doğumundan önceki harikulade haller, doğumu sırasındaki harikulade haller, sütannesinin yanındayken meydana gelen harikulade haller, edep ve terbiyesiyle alâkalı fevkalâdelikler, peygamberlik vazifesiyle ilgili bilgiler, hicreti, gazâ ve seriyyeleri, gönderdiği elçiler, yüksek ahlâkı.
Bütün bunlar doğumundan vefatına kadar tarih sırasına göre anlatılmaktadır.
İkinci kısımda şunlardan bahsedilmektedir:
Peygamberimiz'in isimleri, şerefli evlatları, mü'minlerin anneleri olan temiz hanımları, amcaları, halaları, sütkardeşleri, nineleri, hizmetçileri, köleleri, bekçileri, kâtipleri, hükümdarlara ve diğer kimselere gönderdiği
Tiektuplar, müezzinleri, hatipleri, hadis râvîleri, şâirleri, harp âletleri, binekleri, kendisine gelen elçiler.
Üçüncü kısımda şunlardan bahsedilmektedir:
Allah'ın yaratılışta Peygamberimiz'e verdiği üstünlükler, vücudunun güzelliği, temiz ahlâkı, güzel vasıfları, dünya işi olarak yaptıkları, vücudunun sekli.
Dördüncü kısımda şunlardan bahsedilmektedir:
Peygamberliğinin kesin ve doğru olduğuna delil olan mucizeleri, Allah'ın sırf O'na mahsus olarak verdiği farklılıklar, kerametleri...
Beşinci kısımda şunlardan bahsedilmektedir:
Sadece O'na mahsus olan isrâ ve miraç yolculuğu, Miracda Hazreti Allah'la konuşması, o konuşmada ümmetlerine yaptığı lütuflar ve miraçta görüp müşahede ettikleri.
Altıncı kısımda şunlardan bahsedilmektedir:
Peygamberimiz'in büyüklüğü hakkında inen âyetler, değerinin büyüklüğü, anılmasının değeri, peygamberliğinin doğruluğu hakkında Allah'ın sâhitliği ve yemini, makamının yüksekliği, O'na itaatin vâcib / farz olması, sünnetine uymanın ehemmiyeti, Peygamberimiz'e yetiştikleri takdirde, ona iman ve yardım edeceklerine dair, diğer peygamberlerden söz alması, bu hususta İncil, Tevrat ve geçmişteki diğer
kitaplarda uyarılar olduğu.
Yedinci kısımda şunlardan bahsedilmektedir:
Peygamberimiz'i sevmenin ve ona uymanın vâcib / farz olduğu, aile ferdlerini ve ashabını sevmenin farz olduğu, Peygamberimiz'e salâtü selam getirmenin hükmü.
Sekizinci kısımda şunlardan bahsedilmektedir:
Hastalıklar hakkında tavsiye ettiği şeyler, rüyalar hakkında yaptığı tabirler ve verdiği haberler, gaybten haber vermesi.
Dokuzuncu kısımda şunlardan bahsedilmektedir:
Peygamberimiz'in ibâdetleri.
Onuncu kısımda şunlardan bahsedilmektedir:
Vefatıyla, Allah'ın ona nimetini tamamlamış olması, vefatı, kabrini ziyaret, mescidi, âhirette her şeyden ve herkesten üstün olduğunun meydana çıkacağı, peygamberler arasındaki şerefi, Şefaat-ı uzmanın / büyük şefaatin Peygamberimiz tarafından yapılacak olması, bütün mahlûkât içinde, en yüksek makam olan Makam-ı Mahmûd'un Peygamberimiz'e mahsus olması, Peygamberimiz'in cennette en yüksek dereceye ulaşacağı... (
En Sevgili Kul Son Nebi Son Resul Muhammedi Nurlar, Ali Eren, Sağlam Yayınevi, En Sevgili Kul Son Nebi Son Resul Muhammedi Nurlar,
ali eren tercümesi sağlam yayınevi,
Mevahibi Ledünniye Muhtasarı, imam kastalani mevahibi ledünniye )
Sağlam yayınevi, Ali Eren in En Sevgili Kul Son Nebi Son Resul Muhammedi Nurlar mevahibi ledünniye muhtasarı adlı kitabını incele diniz.