Kitap Mehmed Akif Külliyatı
Yazar Mehmed Akif Ersoy
Tercüme İsmail Hakkı Şengüler
Yayınevi Hikmet Neşriyat
Kağıt Cilt Sarı şamua kağıt - Ciltli - 10 Cilt takım
Sayfa Ebat 5.633 sayfa - 14,5x20 cm
Temiz, Yıpranmamış, Orta Kondisyonlu
Not: Sadece bu ÇOK ÇOK UCUZ KELEPİR kategorisindeki kitaplar 2. El kitaptır. Diğer bölümlerdeki kitaplar sıfır ve yeni ürünlerdir.
Mehmed Akif Ersoy tarafından yazılan Mehmed Akif Külliyatı adlı kitabı incelemektesiniz.
Mehmed Akif Külliyatı kitabı hakkında yorumları okuyup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satışı hakkında bilgiyi aşağıda geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku ! O, insanı "alak "dan yarattı. Oku ! Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
TAKDİM
Sayın okurlarımız,
Takdir edersiniz ki, Mehmed Akif ve onun eserleri hakkında ne söylense azdır. Buna rağmen biz, o büyük insanı ve milletimize armağan ettiği eşsiz eserlerini yedisinden yetmişine herkesin az çok tanıdığını hesaba katarak, lafı fazla uzatmak istemiyoruz.
Bilindiği gibi, Mehmed Akif, milletinin bütün dert ve acılarını duyarak, yaşayarak şiirleştiren Akif tir. Mehmed Akif, şanlı milletinin imanlı ordusuna İstiklâl Marşı'nı armağan eden Akif tir.
Mehmed Akif, İslâm Şâiri, Vatan Şâiri, Millet Şâiri Akif tir.
Mehmed Akif, şiirlerinin ötesinde, onyedi yıl baş muharrirliğini yaptığı bir İslâm Dergisi'ni en değerli yazılarla donatıp müslüman Türk milletine din, ahlâk ve fikir mücadelesinin yolunu açan Akif tir. Kurtuluş Savaşı'nda ateşli konuşmaları ve etkili vaazlarıyla yüreklerdeki iman korlarını alevlendirip kurtuluşun manevî mimarlığını başarı ile sonuçlandıran Âkiftir...
İşte, bu Akif in sadece hayat hikayesi, bir millete ışık tutup rehber olmaya yetebileceği gibi, şiirleri, makaleleri, âyet tefsirleri, tercümeleri, mektupları, konuşma ve vaazları da ayrı ayrı birer rehber niteliğindedir. Bunların değerlendirilip Türk milletine sunulmasında geç kalınmış olduğuna inanıyoruz,
Sizlere iftiharla sunduğumuz bu " AÇIKLAMALI VE LÜGATÇELİ MEHMED AKİF KÜLLİYATI 1', merhum Akif in hem hayat hikayesini, hem yukarıda değindiğimiz diğer bütün eserlerini içine almaktadır. Akif in hayat hikayesini külliyatın son cildi olarak takdim edeceğiz. O ciltte, Akif in şimdiye kadar açıklığa kavuşturulmamış çok ciddi bazı hayat safhalarına ve dâva ruhuna rastlayacaksınız. Özellikle o bölümleri gurur ve heyecanla okuyacağınızı umuyoruz.
Külliyatın muhtevası hakkında daha geniş bilgiyi, bu cildin "Giriş" bölümünde bulacaksınız.
Külliyatın değerli bir kaynak olmasını dikkate alarak, ciltleri büyük boy yapmayı düşünmüştük. Ancak, halkımızın, özellikle de gençliğin her türlü zamanı değerlendirip okuma imkânı bulması için, el çantasında ve cebinde taşıyabileceği boyda olmasını tercih ettik.
Sayın okurlarımız, elinizdeki bu kıymetli kitabı sizlere sunarken, merhum Akif le yayınevimiz arasındaki tarihi bir bağlantıya da işaret etmek istiyoruz:
Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde memleket dertlerinin tedavisi için tedbirler düşünülürken, Şeyhülislamlık bünyesinde bir de İslâm Akademisi kurulur. Adı: "Dâr'ül-Hikmet'il-İslâmiyye" dir. Seçkin ilim ve fikir adamları burada bir araya getirilir. Mehmed Akif de bu kuruluşun hem üyesi hem başkâtibidir.
Gençlik yıllarından beri Akif in hayranı olan muhterem babamız İsmail Hakkı Şengüler, 1967 yılında hizmeti ön plânda tutan bir yayınevi kurmayı tasarlarken, yayınevine uygun isim bulmak için dostları arasında anket açar. Önerilen isimler arasında HİKMET kelimesi de vardır. Bu kelimeyi benimser ve o arada, "Dâr'ül-Hikmet'il İslâmiyye" kuruluşunda aynı kelimenin kullanıldığını ve hayranı olduğu Akif in burada hizmet verdiğini de hesaba katarak kuruluşun adını "HİKMET YAYINEVİ" koyar.
Biz bu olayı, Akif le yayınevimiz arasında tarihi bir bağlantı sayıyoruz. Bu hayırlı başlangıçla hizmete koyulan yayınevimiz, necip milletine "hikmet" li hizmetler sunarak bu günlere ulaşmıştır. Bu gün ise, "Hikmet Neşriyat A.Ş." ve " Hikmet Yayınları " adı altında iki ana müessese olarak hizmetlerini sürdürmektedir.
Bu hizmetler arasına Mehmed Akif Külliyatı 'nın girmesiyle müessesemizin itibarının bir kat daha arttığına inanıyoruz. Bu vesileyle, büyük insan Mehmed Akif Ersoy'u rahmetle anıyor, bu değerli kitabının memleket ve milletimize faydalı olmasını Cenâb-ı Hak'tan niyaz ediyoruz
Hikmet Neşriyat A.Ş. adına
Alaaddin ve Şahabeddin Şengüler
GİRİŞ
Gönül Köprüsü
Gençlik yıllarımda belli bir kasıt ve gayeye dayanmayan bazı tesadüfler sonucu merhum Mehmed Akif ’le aramda bir gönül köprüsü kurulmuştu.
Bu köprüyü kuran unsurları kısaca özetlemeye çalışacağım:
* Doğup büyüdüğüm aile çevremde Mehmed Akif çok sevilir, sık sık ondan söz edilirdi. (Rahmetli babama göre Akif, Kurtuluş Savaşının mânevi mimarıydı. Müslüman milletimizi coşturup silaha sarılmasını sağlayanların başında o geliyordu.)
* Safahat'a çok düşkündüm. Devamlı okuduğum kitapların başında Safahat vardı.
* Mısır'da yüksek tahsilimi yaparken Âkifin oradaki en samimi iki dostundan biri olan Yozgatlı Prof. Mehmed İhsan Efendi, bana Akif le ilgili bazı değerli bilgiler aktarmıştı.
* Mehmed Akif in Kahire üniversitesinde başlatıp vefatına kadar sürdürdüğü Türk Dili ve Edebiyatı dersleri ile üniversite çevresinde bıraktığı "Akif Atmosferi "ni aynı derslerle devam ettiren Mehmed İhsan Efendi'nin bu hizmetlerine hasbelkader bende katılmış, o dersleri okutma şerefine ererek beş yıl Mısır'da"Akif Atmosferi"ni teneffüs etmiş ve onu yaşatmaya çalışmıştım.
Bunlar, ben farkında olmadan genç yaşta Akif le aramdaki sarsılmaz mânevi köprüyü kuran unsurlardı.
Külliyat'a Doğru
Çocukluktan beri okumayı severdim. Gençliğimin ilk yıllarında elimden düşürmediğim iki kitap vardı. Biri, temel bilgilerimin eksikliği yüzünden anlamını bir türlü tam kavrayamadığım Kur'an Tefsiri (Elmalılı Hamdi Yazır'ın meşhur eseri); diğeri Safahat...
Kur'an tefsiri ilmî eserdi. Boyumu aştığı için onu kavrayamayışım normaldi. Ama, Safahat'daki şiirlerin hepsini aynı açıklıkta anlayamadığım için çok üzülüyordum. Kahroluyordum...
Yıl 1953. Yüksek tahsilimi Ezher Üniversitesi'nde yapmak üzere Kahire'ye gittim. Beraberimdeki kitaplar arasında yıpranmış bir Safahat'la Midhat Cemal Kuntay'ın " Mehmed Akif Hayatı Seciyesi Sanatı Eserleri " adlı kitabı da vardı.
Üniversite'ye girebilmem için her yabancıya olduğu gibi, bana da önce Ezher'in meslekî orta öğrenimini okuyarak Arapçayı ve İslâm'ın temel bilgilerini öğrenmem şart koşuldu. Kabullendim. Bu suretle, tahsil müddetim uzayacaktı. (Mısır'da uzun müddet kalmamın Mehmed Akif hakkında bana çok şey kazandıracağını o an için bilememiştim.)
Mısır'da da Safahat'la başbaşaydım. Ancak, anlayamadığım manzumeleri çözebilmek için yanımda bir de sözlük bulundururdum. Bu durum beni üzmekte idi. Türk gençliğini düşünürdüm. Gençlik, istiklâl şairi büyük Akif ine kalbinin derinliklerinde yer vermiş, onun "Safahat'ını başına taç etmişti. Buna karşılık, bu baş tacı eserin bütün manzumelerine aynı netlikte nüfuz edemiyordu. Anlamakta güçlük çektiği şiirler çoktu. Ve bu durumda, bizden sonraki kuşakların Safahat'ı anlamakta daha çok sıkıntı çekeceği anlaşılıyordu.
Bu üzüntülü psikoloji içinde 1954 yılında, Safahat'daki anlaşılması güç kelimelerin lügatçesini çıkarmağa başladım.. Bana göre, Safahat'a bir lügatçe çıkarılmalı ve ayrıca beyitler numaralanıp her beytin karşısına aynı numara ile o beytin (veya beyitlerin) açıklaması konmalı idi. Bu suretle Safahat, her seviyede inşanımızın kolaylıkla anlayabileceği bir açıklığa kavuşturularak gençliğe sunulmuş olacaktı.
Bu çalışmaya bir müdde devam ettim. Ne var ki, talebeliğin ağır şartları altında yürütmem mümkün olmadı, bıraktım.
Mısır'daki ilim erbabı arasında çok değerli Türk âlimler vardı. Bunlardan biri de Sultan Mahmud Medresesi'nin müderris ve müdürü Yozgatlı Prof. Mehmed İhsan Efendi idi.11' Ben bu zattaki yüksek ahlâk ve kemâle hayrandım. Kendisine sonsuz saygı duyardım. O da beni severdi. Bilindiği gibi, merhum Akif, hazırladığı meşhur Kur'an Meâli'nit2' bu zâta teslim etmişti. Bu zatla sık sık görüşürmüş. Mehmed İhsan Efendi Mısır'da onun , Prens Abbas Halim'den sonra gelen en önemli dert ortağı, en büyük teselli kaynağı, en güvendiği insanmış. Akif, 10 yıl boyunca gurbet acılarını onunla paylaşmış...
Bu zat, Akif in Mısır'daki son on yıllık sessiz hayat hazinesinin anahtarıydı. Ben, ser verip sır vermeyen bu altın anahtarı keşfetmiş, Akif hakkında ondan bir hayli bilgiler almıştım. Onun sayesinde Akif i daha yakından tanıma fırsatı bulmuştum.
Mehmed Akif, Prens Abbas Halim'in misafiri olarak Mısır'a yerleştiğinde, Kahire üniversitesinde bir Türk Dili ve Edebiyatı kürsüsü kurulmuştu. Akif bu kürsüde ömrünün son demlerine kadar hizmet vermiş ve Akif sayesinde Türk Dili, Türk Edebiyatı Mısırlıların rağbetine mazhar olmuştu.
Daha sonraki yıllarda, Mısır'ın diğer bir modern üniversitesi "Ayn Şems" de , aynı kürsüyü kendi çatısı altında kurmak istemiş. Günün en liyakatli kişisi Prof. Mehmet İhsan Efendiye başvurup onun kurmasını rica etmişler ve kürsü kurulmuş. Bu kürsü de kısa zamanda "Akif Atmosferi" ne girmiş. Gün geçtikçe Türk diline , Türk edebiyatına ve Türk tarihine rağbet artmış.
(1)Bu zat, müslüman ülkeler arasındaki İslâm Konferansı teşkilatının İstanbul'daki İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi'nin genel direktörü Prof, Dr. Ekmeleddin İhsanoğJu'nun babasıdır.
(2)Kur'an'uı başka dillere tıpatıp tercümesi mümkün olmadığından, yapılan tercümelere h,meal tabirini kullanmak daha isabetli olmaktadır.
Yıl 1959. Mehmed İhsan Efendi Hocamız bir gün beni evine çağırttı. Hoşbeşten sonra, asistan olarak kendisine yardımcı olmamı düşündüğünü söyledi. Lâyık olmadığımı bütün samimiyetimle arz ederek özür diledim.. Özrüm kabul görmedi ve aldığım cevap: "Seni ben, millî edebiyat düşkünü, Safahat âşığı ve Akif hayranı olarak tanıyorum. Katılmanı istediğim hizmet ise rahmetli Akif in başlattığı kutsal hizmettir. Ve senin bu hizmeti rahatlıkla yapabileceğine inanıyorum." şeklinde oldu. İki gün sonra göreve başladım. Talebeye ders verirken hep kendimi Akif merhumun kontrolünde sanırdım. Bu duyguyla olacak ki, çoğu zaman kendimi, ders okutmaya teeddüp eden bir psikoloji içinde bulurdum, Anfide hep Akif in mânevi atmosferi hakimdi. Sık sık onun adı geçer, onun şiirlerinden dersler yapardık. Ezher'deki tahsilim bitinceye kadar beş yıl bu kutsal atmosfer içinde yaşamış oldum.(1) Tahsilden sonra ister istemez kendimi hayat mücadelesinin içinde buldum. Aradan yirmi yıl geçti.Bu yıllar içinde mümkün olduğunca Akif i ve onun Safahat dışında kalan eserlerini inceleme fırsatı bulmuştum.Bu inceleme ve araştırmalarım,beni önemli bir sonuca götürdü: Akif in Safahat dışında kalan eserlerinin de Safahat kadar önem taşıdığı... Bunlar, Akif in başta Safahat'a konmayan şiirleri olmak üzere; âyet tefsirleri, makaleleri, tercümeleri, mektupları, konuşma ve vaazları idi... Eğer gençliğe sunulacaksa, açıklamalar yapılarak Safahat'la birlikte bunlar da sunulmalıydı. Gençliğe ışık tutacak paha biçilmez unsurlar Safahat'ta olduğu kadar bunlarda da mevcuttu.Bunlar da Safahat gibi, büyük Akif in Türk milletine hatıra olarak bıraktığı eşsiz değerlerdi.Onları korumak ve değerlendirmek bizlere düşüyordu.
Bunlara ilâveten bir de Akif in hayat hikayesi vardı.Ahlâkı, seciyesi, ideali ve sanatıyle, sadece Türk gençliğinin, Türk ulusunun değil, bütün insanlığın örnek alabileceği bir hayat hikâyesi...
{1) Kahire'deki Tüık talebelerden bazı değerii arkadaşlarımız ve Mehmed İhsan Efendi'nin mahdumu Ekmeleddin İnsanoğlu da, daha sonraki yıllarda bu hizmete katılıp devam ettirdiler. Halen, o kürsüden yetişip Dr., Doç., Profesör olan Mısırlı zevat tarafından bu hizmet yürütülmektedir.
Bunu da yeni baştan ele alıp, herkesin faydalanacağı şekilde düzenleyerek eserleriyle birlikte kamuoyunun önüne koymak la-zımdı.Eğer bunlar ciddiyet ve itina ile yapılırsa, ortaya, herkesin kolaylıkla anlayıp faydalanabileceği bir " Mehmed Akif Külliyatı " çıkıyordu.
Yıl 1986.Âkif in vefatının ellinci yılı.Bu yıl içinde onunla ilgili birçok kitap ve makale yayınlandı, anma törenleri yapıldı.
İşte o tarihlerde ben de Akif ve eserleri üzerinde yeni bir araştırmaya girişmiş bulunuyordum.İki yardımcımla birlikte dört yıl ara vermeden araştırma ve telif çalışmalarımızı sürdürdük.Elinizdeki on ciltlik "Açıklamalı-Lügatçeli Mehmed Akif Külliyatı " işte bu çalışmalarımızın ürünü oldu.
Külliyatta takip edilen metod
Şiirleri açıklarken ifadelerimde sadeliği esas aldım.Beyitleri, en açık ifadelerle nesre çevirmiş oldum. Her seviyede insanımızın rahatlıkla anlayabileceği bir üslup kullanmaya çalıştım. Akif in hayat hikayesini anlatırken de aynı sadeliği kullanarak, olayları kronolojik seyri içinde sergilemeye gayret ettim.
•Bir duyguyu şiirle dile getirmek maharet ister.Bir şiirdeki duyguları düz yazıya çevirmek ise oldukça kolaydır.
Ne var ki Akif merhum, şiirlerini öyle hassas bir tornadan geçirmiş, ifade ve üsluplarını öyle yerli yerince oturtmuş ki; onun, şiirle rahat rahat dile getirdiğini, ben düz yazıda ifade etmeye çalışırken hayli zorlandım.
Şiirlerde bazen veznin gereği bazen de konuşturulan şahsın özelliği icabı, bazı kelimeler mecburen tabii telaffuzlarından farklı okunmaktadır.Okuyucunun kuşkusunu önlemek için o kelimeleri de lügatçe bölümüne alıp farklı okunuş sebebini izah ettik.
İstisnasız bütün şiirlere hem lügatçe koyduk, hem açıklama getirdik.Açıklamalar sayesinde şiirler, en açık ve net anlamına kavuşmuş oldu.Bunun yanında, lügatçeler şiir metinlerinin hemen altına konmak suretiyle, isteyen okuyucuya şiirleri bizzat tahlil etme imkânı verildi.
Lügatçeye aldığımız kelimeler arasında aynı şiirin içinde birkaç defa tekrarlanan kelimeler oldu.Böyle kelimeleri kısa şiirlerde sadece bir defa aldık. Uzun şiirlerde ise zaman zaman alınmasını zaruri gördük.
Açıklamaları yaparken numaralama metodu kullandım.Her şiirin beyitlerini numaraladım.Anlam özelliği itibariyle bazen birkaç beyti tek numarayla göstermek icabetti.Bu numaralı metinleri kitabın sol sayfasına, aynı numaraları taşıyan açıklamalarını sağ sayfaya koydum.Böylece okuyucu için, herhangi bir sayfayı açtığında, karşısında hem şiiri , hem şiirin sözlüğünü, hem de açıklamasını bulmak mümkün hale geldi. .
Safahat'da adı geçen kişiler ve bazı şiir parçalan hakkında gerekli bilginin verilmesi, metinde geçen ayetlerin yerlerinin belirtilmesi, konmamışsa meallerinin konması, Arapça ve Farsça parçaların okunuş şekilleriyle tercümelerinin verilmesi gibi hususları, sayfa düzenini bozmamak için dipnot olarak cildin sonuna koyduk.Bu dipnotların kitaptaki numaralan (...) parantez içinde gösterilmiştir.
Akif in Safahat'a almadığı şiirlerini, "Safahat dışında kalmış şiirleri" başlığı altında, Safahat'ın sonuna ayrı bir bölüm olarak koyduk.Safahat dışında kalıp da günümüze kadar muhtelif araştırmacılar ve bilhassa M. Ertuğrul Düzdağ tarafından, ortaya çıkarılabilmiş olan şiirlerini bu bölümde bulacaksınız.
Safahat'da (*) işaretiyle gösterilen dipnotlar merhum Mehmed Âkife aittir.Akif in âyet tefsirleri, makaleleri, tercümeleri, mektupları, konuşma ve vaazları gibi düzyazı eserlerini külliyata alırken sadeleştirerek almak mümkündü.Ancak, merhumun orijinal ifadelerini bozmaya hakkımız olmadığını düşündük ve metinleri olduğu gibi aldık.Günümüz insanının rahatlıkla anlamasını sağlamak için de, bu düz yazı bölümüne özel bir sözlük hazırlayarak bölümü kapsayan ciltlerin sonlarına koyduk.Okuyucu anlayamadığı kelime veya cümleyi, alfabetik olan bu sözlükte bulup faydalan abilecektir.
Akif ve eserleri hakkındaki kaynaklardan yaptığım iktibaslarda, yazarların ifade, üslup ve imlâlarına saygı göstererek aynen naklettim.
" Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı, Mehmed Akif Araştırmaları Merkezi " müdürü M. Ertugrul Düzdağ tarafından yapılan geniş çaptaki araştırmalar ve neşredilen kıymetli eserler bize birçok konuda rehber olup ışık tuttu. Muhterem M. Ertugrul Düzdağ beyin bu önemli hizmetlerinden biri de, Safahat metinlerinin (matbaa ve imlâ hataları dahil) her türlü yanlışlıklarını tashih edip esere layık olduğu en doğru şekli vermiş olmasıdır.Biz bu önemli hizmeti değerlendirerek, Külliyat'ın baskısında, kendisinin izni ile, onun, Merkez adına hazırladığı 1988 baskılı Safahat metnini esas aldık.
Külliyatı hazırlarken zaman zaman, gerek son tashihlerin kontrolü ve gerek diğer bazı hususlarda sayın M.Ertugrul Düzdağ'a başvurduğumuz oldu.Değerli ikaz ve yardımlarım esirgemediler. Kendilerine minnet ve şükran borçluyuz.
Mehmed Akif merhumun hayat hikâyesini kaleme alırken bugüne kadar yazılmış bütün kitaplardan faydalanmaya çalıştım.Yakın dostlarının kendisine dair kaleme aldıkları eserlerde çok nefis parçalar tespit ettim.Benim işleyeceğim konulardan çoğunun kıymetli kişilerce daha mükemmel şekilde işlendiğini gördüm.Bu, gurur verici bir durumdu.Milletçe göğsümüzü kabartan bu durumu değerlendirmem gerekti.Böyle paha biçilmez yazılar varken aynı konuda aynı fikirleri kendim rivayet ediyormuş gibi kaleme almayı, Akif in o sadık dostlarına karşı saygısızlık kabul ettim.Hatta merhum Akif in ruhunu inciteceğimi düşündüm. Dolayısıyle, Akifle gönül gönüle yaşamış, onun yüksek duygu ve sanatını paylaşmış kıymetli dostlarının yazılarını seve seve iktibas ettim.Bu iktibasların esere daha da mükemmellik kazandırdığına inanıyorum.
Diğer taraftan çok önemli bir husus dikkatimi çekti: Akif hakkında şimdiye kadar yazılan eserlerde onun "ideali" üzerinde pek durulmamış olması... Halbuki Akif’i Akif yapan, onun, göğsünde zaman zaman çağlayanlar halinde, bazen de sessiz fırtınalar şeklinde taşıdığı kutsal idealidir.Elimden geldiğince bu konuyu kendim işlemeye çalıştım.
Yakın dostlarından büyük edip, değerli şair Midhat Cemal Kuntay, onun sanat yönünü tatlı üslubuyla en mükemmel şekilde tahlil edip bizlere sunmuş.Kendi âcizane görüş ve açıklamalarımın yanıbaşında bu tahlillerin de büyük bölümünü almadan geçemedim.Külliyatı hazırlarken hata yapmamak için bütün dikkatimi kullandım.Buna rağmen eserde, farkında olmadığımız bazı hatalara rastlanabilir." Kemal Allah'a mahsustur. " Bizler kuluz.Hataya düşmemiz her an mümkündür.Sayın okurlarımın, tespit ettikleri hataları samimiyetle bize bildirmeleri, o hataların ileriki baskılarda düzeltilmesine vesile olacaktır.Bu fazileti esirgemeyecek olanlara şimdiden teşekkürlerimi arz ederim.
Belirtmeye çalıştığımız gibi AÇIKLAMALI MEHMED AKİF KÜLLİYATI bir tek gaye için hazırlandı: Akif in bilinen ve bilinmeyen tüm hazinesini günümüz insanının rahatlıkla anlayabileceği açık dile kavuşturmak ve onu bu yeni şekliyle asil milletimize sunmak...
Külliyat'ın son cildini Akif in hayat hikâyesi teşkil ediyor.Bu ciltte, şimdiye kadar temas edilmemiş bazı önemli hususlara yer verildiğini de belirtmek isteriz.
Eseri Akif merhuma lâyık olan mükemmellikte hazırlamaya çalıştım.Bugünün mükemmeli olduğuna inanıyorum.Yarınlarda hazırlanacak daha mükemmellerine öncülük edebileceğini düşünerek mutluluk duyuyorum.
Hizmet gayesi ve temiz yürekle çalışmak bizden, yapılanı faydalı kılmak Allah'tandır. ( mehmet akif külliyatı , mehmet akif seti , mehmet akif ersoy kitapları, hikmet neşriyat, akif ersoy külliyatı 10 cilt, mehmet akif ersoy kitapları )
İsmail Hakkı Şengüler
31.7.1989 - Yakacık