Mektubatı Rabbani 2 Cilt İstanbul Kitabevi

Fiyat:
550,00 TL
Geçici olarak temin edilememektedir. Temin edildiginde

Bu ürünün yerine tercih edebileceğiniz ürünler


Kitap             Mektubatı Rabbani      
Yazar            İmam-ı Rabbani
Yayınevi        İstanbul Kitabevi , Arifan , Beyzade Yayınları
Tercüme        Ali Kara 
Kağıt  Cilt      Sarı Şamua, Ciltli, 2 Cilt Takım 
Sayfa  Ebat   1.409 sayfa,  17x24 cm
Yayın Yılı       2019 , Yeni Baskı


 

İmam Rabbani, mektubatı rabbani tercümesi kitabı nı incelemektesiniz.
2 Cilt Beyzade (Arifan) Yayınları mektubatı rabbani kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
 
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
 

 
Bismihi Teala, Hamd ve salavattan sonra...
 
Mektubat-ı Rabbani gibi eşsiz bir eserin anlaşılması ve anlatılması manasındaki tercüme işinin ne kadar müşkil olduğu açıktır. Bu sahada gerçekten mükemmel olanların kitap yazmadığı, bilakis yaşayarak tasavvufu hayatına tatbik ettiği bir ortamda, söz ve yazı ile ifadenin ancak bu kadar olabileceğini kabul etmek gerekir.
 
Diğer bütün tercümelerin değişik yönleri olup, çeşitli faydalara sahip olduğu açık olmakla birlikte bizim tercümemiz ise aslına sadık kalarak tasavvufu yaşamakla, tatbik ile elde edilecek olan marifetlere işaret ve teşvikler içermektedir.
 
Bu ilimlerde bizleri yetiştiren Müceddid Mahmud Efendi Hazretleri (KS.) nin elbette çok büyük payı ve tesiri vardır. Tüm okurlarımızı “Mektûbât”tan uzak kalındığı an feyiz kesilir buyuran Mahmud Efendi Hazretleri'nin sözleri ve yazılarını örnek almaya davet ederek, eserimizin kabulünü, bu yolda faideli olmak dileğiyle bu aciz kulunu muvaffak eylemesini yüce Rabbimden niyaz ederim.
 
 Ali Kara (Ramazan - 1435 - 2014)

 
 MÜTERCİMİN MUKADDİMESİ

 
İLK SÖZÜMÜZ: NİÇİN TERCÜME İŞİNE GİRİŞTİK?
 
Malumunuzdur ki memleketimizde tasavvuf, bazı kimseler tarafından yanlış anlaşılıp yine yanlış takdim edilmektedir. Bunda bazıları kasıtlı, bazıla­rı da gafil ve cahildir.
 
Bu yanlışlıkların izalesinde biz de bildiğimiz kadarıyla hakkı beyan etme­ye gayret edelim istedik. Bu hususta Rabbimizden yardım dilenerek, Sevgili peygamberi Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in de imdat ve şefaatini umarız. Dostlarının teveccühünü ve siz kardeşlerimizin hayır dualarını bizden esirge­memenizi temenni ederiz.
 
İKİNCİ OLARAK ELDE BULUNAN BAZI MEKTUBAT TERCÜMELERİ VARKEN NİÇİN BİR TERCÜME DAHA YAPILSIN? DENİRSE;
 
Deriz ki, bizim usulümüz tamamen tasavvufu yaşayan ve yaşatanların öl­çüsü üzere anlamak ve anlatmaya gayret göstermektir. Kendi anlayışımız ile ve akli yorumlarla sizleri yanlışa sevketmek gibi bir vebali yüklenmek niye­tinde değiliz.
 
Biraz daha açıklarsak; bu zaman diliminde islamı, sünneti seniyyeye göre anlayıp yaşayan Allah dostlarının ifade ve izahları bizim için ölçü olacaktır. Onların işaret buyurduğu eserlerden Reşahat-ı Şerife, Nefahatul Uns, Risale-i Halidiyye ve Risale-i Kudsiyye ve şerhleri de bizim feyiz ve marifet kaynağı­mız olacaktır. Zira otuz seneye yakın bir zaman diliminde, Ehlullah'ın sohbet­lerine devam etmeye muvaffak kılınmak, her halde pek çok marifetin daha kolay anlaşılmasın da ve ifade edilmesin de bizim için çok büyük bir artı ola­caktır. Elhamdülillah!
 
Tercümede asıl manaya dikkatle uygun izahlar ilave edilmiştir. Bu arada yeni ve uyduruk kelimelerden şiddetle sakındık. Zira ecdadımızın lisanı Os­manlıca, Arapça ve Farsça ile birlikte bütün manaları fazlasıyla ifade etmek­teyken, insanların ekserisinin anlamadığı kelimeleri kullanmanın, manevi sofrada bir işe yaramayacağı aşikâredir. -[1]
 
    [1]-Bunun en güzel misalini, kıymetli üstadımız, kâmil ve mükemmil mürşid, asrın müceddidi, sünnetin ihyasına muvaffak edilen, bid'atları temelinden söküp atan, islami ilimleri yücel-ten, geçmişe karşı son derece vefalı ve sadık, geleceği son derece emin olarak keşfeden, gönüller sultam Mahmud Efendi Hazretleri kuddise sırrah-ul aziz'in tefsiri Ruhul Furkan'da açıkça görmekteyiz. Sade bir ifade ile ve geniş malumatla tertip edilen bu tefsir, her seviyedeki insanımıza hitap etmekte ve Kuranın hakikatlerini her seviyedeki insanımıza açmakta­dır. Rabbim, eserini tamamlayıp faidelerinin her tarafa neşrolduğunu kendisine ve bizlere göstersin. Kendisine uzun ömürler ve sıhhat-u afiyetler ihsan eylesin, Amin.
 
Bir başka sebepte şudur ki, halen mevcut olan Mektubat tercümele­ri, okuyanları yeterli şekilde tatmin etmemektedir. Bunun sebebi, yetersiz izahatlar ve okuyanın manevi hazırlıksızlığıdır. İzahatın yeterli olması için daha evvel söylediğimiz gibi işin ehlinin sözlerine kulak vermek ve onların terbiyesiyle yetişmiş olmak gereklidir. Sözle, tasavvuf bilgisine sahip olanla­rın izahları ve eserlerinden yapılan alıntılar, okuyanı ancak o sözün sahibi­nin kemâlatına kadar yükseltir ki bu da okuyana lazım değildir, zira okuyucu, yüce İmam'ın (KuddiseSirruhu) kemâlatına taliptir, riya ve desinler halinden kur­tulamayan, nefsani kimselerden medet beklemez.

Okuyucunun manevi hazırlığı ise zaman ister, manevi yola çalışan kar­deşlerimizin kendi hallerine uygun olan mektupları daha fazla incelemeleri ve ilerki mektuplara hazırlık yapmaları gerekir. Bu hususta kendilerinden ev­vel tasavvufla tanışmış ve hal sahibi kimselere yakınlık kurmaları tavsiye edi­lir. Zira bu ilimlerin aslı, manevi sohbette devaran eder ve yerleşir. Bu yüzden işin ehli kimselerin sohbetine devam etmek ve onlarla mektupları müzake­re etmek gerekir. Aksi takdirde kişi kendi başına anladığı ile hüküm verirse, nefsinin hilesine düşer ve şeytanın tuzağına yakalanır. Çünkü şeytan insana ibadet tarafından gelir ve onu kendi yoluna sokar.

Bir başka hususta şudur; Mektubatın tamamı incelenirse İmâm-ı Rabbaninin bazı mektuplarında ifade ettiği hususları, ilerdeki bazı mektup­larında değiştirip yeni bir izahla ifade ettiği görülür ve evvelki ifadelerinden dolayı Allahu Teâlâ'dan af ve mağfiretini dilediği zikredilir. Bu husus bazı kimseler tarafından, İmâm-ı Rabbaninin fikirlerinden döndüğü şeklinde an­laşıldığından, onun yoluna karşı bir güvensizlik ve tutarsızlık fikrini ortaya atmalarına sebep olur.

Halbuki tasavvufun seyrini ve hayat çizgisini inceleyenler, bu işin merhale merhale ilerlemek ve yeni kemâlatlar kazanmakla kişiyi en üst zirveye ulaştır­mak için açılan manevi bir yol olduğunu görürler. Bu yolda kişinin bulduğu ile yetinmesinin doğru olmadığını ve 'Dahayokmu!' ifadesiyle sürekli kemâlat kazanma azminde olması gerektiğini bilirler.

Zira bütün kemâlatların sahibi yüce Allah'ımızın kemâlatları, ebediyyen bitmez ve tükenmez. Elde edilenle kanaat olunmaz. Kim tamam oldum, hep­sini elde ettim derse aldanmış olur, yolda kalmış olur. İşte vahdet-i vucud meselesine takılanların hali de bu minval üzeredir. Buldukları manevi hali kendilerine yeterli kabul edip artık bundan sonra talep edilecek birşeyin ola­mayacağına kanaat getirerek yükselmekten geri dururlar. Bulduklarını yüce Maksud zannederler.
 
Bu yüzden mektubatı okurken mektuplar arasındaki zahirde olan çakış­maya bakarak meseleyi yanlış anlamayalım, zira kişi bulunduğu hal ve ma­kam itibarıyla ilim ve marifet sahibi olduğundan, ancak o makamı geçerse evvelki ilim ve marifetinin nakıs olduğuna hükmeder, onlardan pişman olur. Bu durum pek çok dervişlerin başına gelme imkanı dahilinde olunca, şaşırıp kalmaya mahal verilmez, istikametle devam edilip ilerki makama ulaşmaya gayret sarfedilir.

Bazı mektubların anlaşılması, ilerki mektuplara bağlıdır. Bazılarının anla­şılması da, evvelki mektupların anlaşılmasına bağlıdır. Bu yüzden mektubatı kavramak için, tamamını gözden geçirmek ve benzer yerleri karşılaştırarak tefekkür etmek gerekir.

Herkese hallerinin bilgisi verilmeyebilir, fakat bu yolun sahibi olan kâmil ve mükemmil mürşidin ilmi ve marifeti bütün taliplerin terbiyesi için yeterli olup, onun usulüne göre devam edilirse, Allahu subhanehünun yardımı ve mürşidin bereketiyle mesafeler aşılır.

Ayrıca bazı terimlerin anlaşılması için son kısma lügatçe ekledik. Tasavvu­fun kendine has ifadeleri vardır. Bunları bilmeden konuyu anlamak zor olur. Bazı kelimlerin sürekli tekrarı olduğundan ya dip notlarda veya sondaki lügat­çe kısmında ilgili mana bulunabilir.

Rabbimizden dileğimiz, biz garibleri, has dostunun kemâlatı ve marifetiyle doldurması, onun yoluna bilerek veya bilmeyerek muhalif olmaktan bizi mu­hafaza etmesi ve Mektubat'ın beyan ettiği kemâlatlara bizleri ulaştırmasıdır.

Biz de acziyetimiz ve noksanlığımızı itiraf ederek vaki' olan hatalardan şimdiden özür beyan ederek siz değerli kardeşlerimizden düzeltilmesinde yardımcı olmanızı temenni ederiz. Kul kusursuz olmaz, Mevla Teâlâ'da afsız olmaz. Dostlarının bereketi ve dualarıyla bu ve diğer eserlerdeki hizmetleri­mizin kabulünü Mevla Teâlâ'dan niyaz ederiz.

Allah'a hamd olsun. Salat ve selam, Resulünün, âli ve ashabının ve onların yolundan gidenlerin üzerine olsun.
( mektubatı rabbani, 2 cilt takım, Yazar İmam-ı Rabbani, Arifan Yayınları, Beyzade Yayınları, Tercüme Ali Kara, mektubatı şerif, imam rabbani, ihvan yayınları )
 
ALİ KARA
Receb - 1428 (Eylül- 2008)

 
 
Arifan Yayınları ( beyzade yayınları ) 2 Cilt Mektubatı Rabbani kitabı incele diniz.

 
Diğer Özellikler
Stok Kodu9786055319625
Markaİstanbul Kitap Evi
Stok DurumuBu ürün geçici olarak temin edilememektedir.
9786055319625
En yeni ürünler
Güvenli teslimat
Kampanyalı ürünler
Piyasadaki en iyi fiyat

PlatinMarket® E-Ticaret Sistemi İle Hazırlanmıştır.