Kitap Minyeli Abdullah
Yazar Hekimoğlu İsmail
Yayınevi Timaş Yayınları
Kağıt Cilt 2.Hamur, Karton Kapak
Sayfa Ebat 272 sayfa , 13.5x19,5 cm.
Hekimoğlu İsmail Minyeli Abdullah kitabı nı incelemektesiniz.
Timaş Yayınları Minyeli Abdullah kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Minyeli Abdullah 'ın Türkiye'yi ayağa kaldırdığı günün üzerinden tam 52 yıl geçti. Bu zaman diliminde adeta Minyeli Abdullah'ın kaderini paylaşan Hekimoğlu nun hayatında da mahkemeler ve sürgünler yerini aldı.
'Çilesini çekmediğin dert senin değildir diyerek yolunun çilesine talip olan Hekimoğlu İsmail'in milyonlar tarafından oku nan ve unutulmayan bu eseri 52. yılında ilk kapağıyla yeniden raflarda.
Abdullah, Minyelidir; romanlaştırılan hayat hikâyesi Mısır'da geçmiştir. Fakat öyle bir hayat, öyle bir mücadele, öyle bir çile, öyle bir ıstırap ki; o ne bir vilayete, ne bir memlekete, ne de hususî bir zamana sıkıştırılabilir.
Minyeli Abdullah 20. asır Müslümanının hayat hikâyesidir. O, Mısır'da olduğu gibi, Suriye'de, Irak'ta, Cezayir'de, Pakistan'da, Nijerya'da, Türkiye'de, hâsılı dünyanın her yerinde yaşayan Abdullah'ların hikâyesidir.
Takdim
Neşriyatımızın birinci kitabı olarak takdim ettiğimiz bu eser, dört ay gibi kısa bir müddet içerisinde dört baskı yapmış; Minyeli Abdullah'ın çile ve ıstırap dolu hayatının, yaşanmış hadiselerin romanlaştırılmış şekliyle takdimindeki isabeti ortaya koymuş ve bu şekliyle Türk romancılık tarihinde erişilmiş güç bir rekor kırmıştır.
Minyeli Abdullah romanın kahramanı olarak gerçi aramızda yaşamamıştır. Belki de hiçbirimiz onu tanımamış, onunla karşılaşmamışızdır. Esasen O, Mısır'da doğmuş, Mısır'da büyümüş, Mısır'da mücadele yapmış bir Müslümandır. Genç neslin değerli kalemlerinden kardeşimiz Hekimoğlu İsmail ise bu eseriyle roman sahasındaki bu ilk denemesiyle onun hayatını kendisine mevzu edinmiştir. Romanda hâkim olan hava, Mısır'ın içtimaî ve siyasî hadiseleri içerisinde asla küçümsenemeyecek derecede mühim bir rol oynayan Minyeli Abdullah'ın hususî hayatı ve yaşayış tarzıdır. Hekimoğlu İsmail bunu akıcı bir üslupla, cereyan eden vakaları bir objektif sadakatiyle romanlaştırmış ve bize takdim etmiştir.
Aklımıza hemen şu sual gelebilir:
"Neden Mısır'ın Minye vilayetinde doğan Abdullah da, Türkiye'nin Hakkâri'sinde doğan Sadullah değil?"
İsmin ve muhitin ne ehemmiyeti var? Gerçi Abdullah, Minyelidir; romanlaştırılan hayat hikâyesi Mısır'da geçmiştir. Fakat öyle bir hayat, öyle bir mücadele, öyle bir çile, öyle bir ıstırap kî; o ne bir vilayete, ne bir memlekete, ne de hususî bir zamana sıkıştırılabilir. Minyeli Abdullah Mısır vatandaşı Abdullah'ın değil, 20. asır Müslümanının hayat hikâyesidir. Burada anlatılan Yirminci asır Müslümanıdır. O, Mısır'da olduğu gibi, Suriye'de de, Irak'ta da, Cezayir'de de, Pakistan'da da, Nijerya'da da, Türkiye'de de, hâsılı dünyanın her yerinde yaşayan, bu küfür ve delalet asrının zifiri karanlığında, nura doğru yol arayan ve bulan Abdullah'ların hikâyesidir.
Hekimoğlu İsmail, hâdiseleri o derece objektif ele almıştır ki, belki pek çoğunda siz varsınız. Öyle facialar anlatmıştır ki, ya doğrudan doğruya yahut dolayısıyla ona vakıfsınız.
Evet, bu roman Minyeli Abdullah'ın değil, yirminci asır Müslümanlarının romanıdır. Senin romanındır. Onu bu gözle, bu niyetle oku. Hıçkırıklarına hâkim olamadığın zaman, zalimlere buğzetmek için yerinde duramaz hale geldiğin an göreceksin ki, Minyeli Abdullah da senin için yabancı olmaktan çıkmış; ya sen onun yahut da o senin yerine geçmiştir.
Şimdiye kadar böyle bir roman daha yazılmamıştır.
Ümit ederiz ki Hekimoğlu İsmail'in Minyeli Abdullah'ı ile açtığı çığırı yeni istidatlar takip etsin; "edebiyat dünyası" da roman nasıl yazdırmış yahut neye roman denilirmiş, bilfiil görsün! Bu suretle de sanatın cemiyet için hayırlı bir unsur olarak ne şekilde kullanılabileceği anlaşılmış olsun!
Biz hayal dünyasında yaşamıyoruz. Hadiseleri olduğu gibi kabul ediyor, Müslümanın her zaman ve mekân içerisinde takınacağı tavrı esas alıyoruz. Bunun içindir ki romanımızı da, yaşanması arzu edilen yahut imkân dâhiline girmesi temenni olunan bir hayat için değil; yaşanmış, meydana getirilmiş, hayalle değiştirilmemiş bir yahut pek çok hayatı anlatmaya hasrediyoruz. Bu çığırın da böylece devam etmesi samimi temennilerimiz arasındadır.
Selam Hûda'ya tâbi olanlar üzerine olsun!
N. Mustafa POLAT
Yeni Baskıya Önsöz
Minyeli Abdullah 52 Yaşında
"Minyeli Abdullah, hayatımın en mühim çalışmalarının başında gelenidir."
Hekimoğlu İsmail
1967'de yayımlanmış, bugün 95. baskısıyla hâlâ raflarda yerini alan Minyeli Abdullah romanının izini sürerken yolumuz Hekimoğlu İsmail'in Cağaloğlu'ndaki kütüphanesine uğruyor. Kitabını en iyi yazarı anlatır düşüncesiyle günün erken saatlerinde odasında çalışmaya başlayan Hekimoğlu ile Minyeli Abdullah ve romanın yazıldığı dönem üzerine sohbet ediyoruz. Biz soruyoruz o, yarım asır evveline giderek anlatmaya başlıyor...
'"Minyeli Abdullah'ı yazarken aslında dertlerimizi yazdım, inançlı insanların dünyasını ve yaşadıklarını... O dönemde o günün şartlarına bağlı sıkıntılar vardı. İnsanlar İslami kitap okudukları için kolluk kuvvetleri tarafından karakola götürülüp nezarete atılıyorlardı... Müslümanların içinde bulunduğu hali bir şekilde anlatmalıydım... Sokaktaki adama hitap etmemiz gerekiyordu, bunun bir yolunu bulmalıydık. Bunun üzerine 'roman yazacağım' dedim. En iyi yolun roman olduğuna karar verdim. Romanda istediğin her şeyi söylemek serbestti. Hadis tahlili de yapsam kimsenin sesi çıkmazdı. Olsa olsa söylediklerime hayal ürünü derlerdi. İdeolojiler ancak edebiyatla anlatılabilirdi, buna inanmıştım."
Minyeli Abdullah, hem haksız yere getirilen eleştirilere cevap vermek hem de bir Müslümana rehber olmak kaygısı Türk edebiyatında "İslami roman", "dini roman" gibi adlarla da anılan hidayet romanlarının yazılmasının önünü açar. Hidayet romanları 1960'ların sonralarından itibaren Türk edebiyatında gelişmeye başlayan bir damar olmuştur. Bu damarın kurucu eseri Minyeli Abdullah'tır.
O güne kadar romana uzak duran bir nesil, "roman bizi de ilgilendiriyormuş" der. Hekimoğlu İsmail, Minyeli Abdullah'la. bir neslin roman okumasının da öncülüğünü yapar. Daha sonra Türk sinemasının gerçek anlamda sıfırlandığı, TV karşısında teslim olduğu, herkesin "sinema öldü mü?" diye tartıştığı bir zamanda Minyeli Abdullah'ın beyaz perdeye aktarılmasıyla seyirci yeniden sinemaya döner. Minyeli Abdullah Türk sinemasının bugün geldiği noktayı başlatan bir akımın da öncüsü olur, gişe rekorları kırar insanların sinema sanatının varlığına olan inancını tazeler. Özellikle sinemayla pek barışık olmayan muhafazakârların Minyeli Abdullah'ın filmine olan talepleri nedeniyle Anadolu'da küçük ilçelerde dahi filim gösterime girer ve büyük ilgi görür.
Çeşitli mahfillerde Hekimoğlu İsmail'in romancılığına dikkat çekilir, roman okumayan binlerce insana ışık olduğundan bahsedilir. Sadece romanlarıyla değil kitaplarıyla, hatıralarıyla, günlükleriyle düşünce ve fikir alanında çok önemli eserler ortaya koymuş bir edebiyat ustası, bir dava ve fikir adamı olduğu konuşulur.
Aradan geçen elli yılda nesiller Hekimoğlu İsmail'in kitaplarıyla büyüdü. Eserlerindeki yalınlık onun kolayca anlaşılmasını sağladı. Halk kendisine büyük teveccüh gösterdi. Yazdıkları derdinin kâğıda dökülmesinden ibaretti. Ancak o insanları derdine ortak etmeyi bildi. Hayatının yirmi iki yılını verdiği askerlik mesleği sırasında yazdığı Minyeli Abdullah, bugüne kadar muhtemelen milyonu geçen toplam baskı adediyle Türkiye'de kırılması güç bir rekora da imza atmış oldu. Düşünce ve edebiyat alanında onlarca kitap yazdı. Her biri tekrar tekrar basılmaya, okunmaya devam ediyor.
"Minyeli Abdullah alevleri göklere uzanan bir yangını, imansızlık yangınını söndürmeye çıkmıştı" diyen Hekimoğlu İsmail sözlerine şöyle devam ediyor:
"Derdim vardı. Ve derdimi herkese anlatmak istiyordum. Bunu kafeinle, en iyi yazarak yapabilirdim. Yazılarımda daima edebi kaygı taşımakla birlikte benim için öncelikli olan derdimi, meramımı anlatmaktı. 'Milletime, vatanıma nasıl faydalı olabilirim' fikri bende daima ön planda oldu."
"Milletime, vatanıma nasıl faydalı olabilirim," düşüncesiyle kaleme alınan Minyeli Abdullah romanı hakkında, "Aslında kitabın asıl adı Ankaralı Abdullah 'tır diyen Hekimoğlu, "Kitabın Mısır yerine Ankara'da geçtiğini söyleseydim ve Ömer Okçu ismini kullansaydım, en az on yıl hapis yatacaktım; o dönem vazife yaptığım ordudan da atılacaktım,» derken buna sebep olacak olan ve o gün yürürlükteki 163. maddeyi hatırlıyoruz. Madde 163- (Değişik 2787-21.2.1983)
Laikliğe aykırı olarak devletin sosyal veya siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla cemiyet tesis, teşkil, tanzim veya sevk ve idare eden kimse sekiz yıldan on beş yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılır.
Böyle cemiyetlere girenler veya girmek için başkalarına yol gösterenlere beş yıldan on iki yıla kadar ağır hapis cezası verilir.
Bu fiiller yayın vasıtaları ile işlendiği takdirde verilecek ceza yarı nispetinde artırılır."
Ancak on dokuz yıl sonra kaderin garip bir cilvesiyle ulusal bir gazetede Minyeli Abdullah'ın laikliğe karşı olduğu ve kitabın konusunun Mısırda değil de Türkiyede geçtiğinin yazılması üzerine 1986 da Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde 163. Madde gerekçe gösterilerek dava açıldı ve kitap yasaklandı. Tüm ülke genelinde kitapçılardan toplatıldı. Hekimoğlu İsmail bu devlet düzenine karşı çıkmakla suçlandı. Bir sene süren yargılamadan sonra "mahkemenin tayin ettiği bilirkişi raporuyla" kitabın Türkiye ile alakalı olmadığı, muhtevanın Mısırda geçtiğine hükmedildi, yazar beraat etti, kitap serbest bırakıldı.
Ancak Hekimoğlu'nun hayatında adli süreç bitmeyecekti. Muhtelif yerlerde yayınlanan yazıları sebebiyle hakkında on bir defa soruşturma açıldı, İmam Hatip Lisesi'ne gittiği için Harp Okulları sınavına kayıt yaptıramayan gençlerin ve ailelerinin durumlarını konu aldığı "Demek ki öyle...» başlıklı yazısından dolayı Türk Ceza Kanununun 159. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle 1 sene mahkûmiyet cezası aldı. 1992 de 60 yaşındayken Bayrampaşa ve Şile Kapalı Cezaevlerinde 5 ay hapis yattı.
Adeta Minyeli Abdullah'ın kaderini paylaşan Hekimoğlu'nun hayatında mahkemeler her zaman yerini aldı.
"Çilesini çekmediğin dert senin değildir" diyerek yolunun çilesine talip olan bir yazar Hekimoğlu İsmail..
Yıl 2020...
Minyeli Abdullah'ın Türkiye'yi ayağa kaldırdığı günün üzerinden 52 yıl geçti. Yüzbinler tarafından okundu ve her yeni nesil aynı heyecanla okumaya devam ediyor...