Kitap Muhammediye
Yazar Yazıcıoğlu Muhammed
Yayınevi Sağlam Yayınevi
Tashih Şevket Gürel
Kağıt - Cilt 2.Hamur kağıt, Kalın Sert ciltli
Sayfa - Ebat 623 sayfa, 17x24 cm büyük boy
Yayın Yılı Son baskı
Yazıcıoğlu Muhammed, Muhammediye kitabını incelemektesiniz.
sağlam yayınları yazıcıoğlu muhammed muhammediye kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
muhammediye yazıcıoğlu muhammed
Yazıcıoğlu Mehmed (Muhammed); Anadolu’da astroloji üzerine yazılmış ilk Türkçe eserin (Şemsiyye 1408) yazarı Yazıcı Salih’in oğludur. Yazıcı Salih, bazı rivayetlere göre aslen Ankaralı olup bilgili ve kültürlü bir kimsedir. Devlet hizmetinde kâtip olarak çalışmıştır. Mesnevi nazım şekliyle yazdığı beş bin beyittik Şemsiye adlı eserini 1408 yılında tamamlamış ve Ankara’da yaşayan Devlet Han ailesinden İskender bin Hacı Paşa’ya ithaf etmiştir. Salih’in mezarı, sözlü rivayetlere göre Gelibolu’da bugün Yazıcıoğlu Mescidi denilen kapalı türbe kısmındadır.
Yazıcıoğlu Mehmed’in doğum yeri hakkında hiç bir bilgimiz yoktur. Gelibolu’ya sonradan gelip yerleşmişlerdir. Gerek Yazıcıoğlu Mehmed’in, gerekse küçük kardeşi Ahmed-i Bicân’ın ilk hocaları babalarıdır. Yazıcıoğlu Mehmet, Arap ve Fars dillerini çok iyi bilir, kitaplarını yazarken bu dillerdeki eserleri incelerdi. Kendisi, Zeynel-Arap ile Haydar-ı Hâfi’nin üstadları olduğunu bildirir. Yazıcıoğlu Mehmed’in manevi sahada ise en büyük mürşidi, devrinin mana sultanı Hacı Bayram Veli hazretleridir. Hacı Bayram Velî, II. Murad’ın davetini kabul ederek Ankara’dan Edirne’ye gelmiş, geliş gidişinde Gelibolu’ya da uğramıştı. Hacı Bayram Veli’nin Mehmed’i ve Kardeşi Ahmed-i Bicân’ı irşadı bu vesileyle gerçekleşti.
Yazıcıoğlu Mehmed, eserlerinde şeyhinden gayet hürmetkar bir dille bahseder. Hacı Bayram Veli ile tanıştıktan sonra, bütün ömrünü Gelibolu’da, deniz kenarındaki barınağında bir inziva içinde geçirdi ve eserlerini burada verdi.
Yazıcıoğlu Mehmed, önce kendi deyişiyle, "Ne kadar tefsir varsa bulup özünü bir bir almak, hadisleri gözden geçirmek suretiyle Megaribüz Zaman’ adında arapça bir eser yazdı." Daha sonra, bu eseri kendisi nazmen kaleme alarak ’Muhammediye’yi, kardeşi Ahmed-i Bicân da nesir halinde kaleme alarak ’Envarül-Aşıkin’i meydana getirdiler, ikiside ’Megâribden’ çıkmıştır.
Ağır bir dille nazmedilmiş olmasına rağmen yüzyıllar boyu Anadolu, Kırım, Kazan ve Başkırt Türkleri arasında okunan, Süleyman Çelebi’nin Mevlidinden daha yaygın bir şöhrete erişen Muhammediye, İçindeki üç müstezadın ziyade beyitlerini de sayarsak 9119 beyitlik bir Siyer’dir. Eserin müellif elinden çıkmış ilk nüshası, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Arşivinde bulunmaktadır. Eser 1449 tarihinde tamamlanmıştır.
Müellifin ilk sayfadaki vasiyetine göre eser yakın zamanlara kadar Gelibolu’da kalmış, İkinci Cihan Harbi tehlikesine karşı tedbir olarak 1943’te Ankara’ya götürülmüştür. Halen Sultan II. Abdülhamid tarafından yapılan sedef kakmalı abanoz bir mahfaza içinde muhafaza olunmaktadır.
MUKADDİME
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
O tek ilâhtır, O yüce Rabb'dır. O, kâinatı yoktan yaratan ve Hak olan yüce Allah'tır. Gayb âleminden Zahir âlemine tecelli ettiği zaman o Rabb'ın Zâtı yücedir. Celî'dir. Bir çok sıfatı, tek olan Zâtında toplanmıştır. Ve bu sıfatların her birinde, onun zâtı tecellî eder. Büyüklüğü, yüceliği mukaddes olup, kemâlinin sânı meydandadır. Bu yaradılmışlar, onun kemâlinin birer nişanıdırlar. Onun zahirî ve bâtınî güzelliğini görmek isteyenler için, her iki âlem apaçık ortadadır.
Gayb ve zahir âlemlerinin bilicisi odur. Evet O, Kadir, Hallâk ve Mevlâ'dır. O'nun huzurunun büyüklüğü, yüceliği bütün zihinleri ve şüpheleri hayretler içinde bırakıyor.
Bütün kâinatı yoktan var eyledi ve zâtına büyük deliller yarattı. Büyüklük, esirgeyicilik, cömertlik ve yardım onundur. Görülen veya görülmeyen, kısacası, dünya ve ahiret bütünüyle onundur. Çünkü teklik O'nundur, hamd O'na edilir. Çünkü birlik, eşsizlik O'nundur, hamd ve şükr yalnız O'na yaraşır.
RESULULLAH'A ÖVGÜ (Na't-ı Resûlullah)
Yüce Allah sevgilisi Mahmud Ahmed Muhammed Mustafa'yı (sallallahu aleyhi ve sellem) bize gönderdi. Onu kendisi için, bizle ri de onun için yaratmıştı. Bütün peygamberler, ancak onun ümmeti olabilirler. Bütün âlemlerin maksatlarının sonunda o vardır. Cebrail'in hizmet ettiği Hz. Muhammed Mustafa'nın (sallallahu aleyhi ve sellem) Makamı Cebrail'e iki yay aralığı kadar, yahut daha yakındır:
Sümme denâ fetedellâ fekâne kâbe kavseyni ev ednâ (Necm Suresi; 8-9)
"Sonra (Cebrail, Hz. Peygamberce) yaklaştı da sarktı. (Böylece peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahud daha az oldu."
Altın taht gibi önüne kurulan Refrefe çıkıp miraç gecesi ötelere aşınca, araştırmaya hacet kalmadan mükemmelliği anlaşıldı. O gece arş ayağının tozunu öptü.
O, her iki dünyanın en güzel güneşi olduğu için, ay, onun parmağıyla iki parça oldu. Hızır ile İsâ, onun ölümsüzlük havuzundan bir damla içtikleri için hâlâ yaşıyorlar.
Onu öven, Büyükler Büyüğü Allah'tır. Artık var, onun şanını akıl ölçüsüne göre anlamaya çalış. Allah ona salat ve selâm eylesin.
DÖRT HALİFEYE ÖVGÜ (Na't-ı Hulefâir Râşidin)
Sahabeleri ayağına serilen toprak oldukları için, felekler, Hz. Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) başına birer parlak tâç oldular
Bu meydana önce Sıddık (Hz. Ebûbekir) geldi, zenginler herkesten daha fazla emniyet içinde oldular. Hz. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Cenâb-ı Hakk'm huzurundan Kur'an- Kerim'in sırlarını alıp geldiği zaman, o iki cihanın sultanı, ilahi ilmi ve Allah'ın güzel isimlerini ilk defa ona bildirdi.
Bu yüceliğe ikinci olarak erişen Hz. Ömer idi. Onun işi adalet, sözü hak, her hareketi bir ibâdetti. Hz. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ona;
"Ben gelmeseydim eğer, bu âleme peygamber sen olurdun." Dedi.
Üçüncü olarak Hz. Osman geldi ve Kur'ân-ı Kerim'i topladı. Onun nûr dolu aydınlık yüzünü gören melekler, kendilerinden utandılar.
Sonra da cümlenin bilgini, arif, hamiyetli Hz. Ali, halifelik tahtına oturdu. Tahtının hakkını verdi.
Hasan ile Hüseyin bu çift yürekli iki dolunay geldi ki onların isimleri kendilerine çok yakışmıştı. Her biri şerefte ileri, ilimde önder.
Hz. Resûl'ün (sallallahu aleyhi ve sellem) temiz ruhuna ve ailesinin, soyunun tamamına saygılar sunarız.
MUHAMMEDİYE 'NİN YAZILIŞ SEBEBİ (Sebebi Telif)
Günlerden bir gün, Gelibolu'da elimi eteğimi bütün halktan çekmiş tek başıma oturuyordum; Kalbimde "Allah", dilimde "Allah" sözü vardı. Gelibolu'nun o meşhur Allah aşıklarından bir kısmı toplanıp, birlikte yanıma geldiler ve bana:
"Ey dost, Hz. Resûl'ün (sallallahu aleyhi ve sellem» vasıflarını niçin âleme müjdelemiyorsun?" dediler. Ben de onlara:
"Ey gözlerimin nuru cemaat, Allah'ın yardımına ve yüceliğine erişesiniz. Allah ve Resulü katında nice yüceliklere, şeref ve övgülere nail olasınız. Fakat bu yolda pek çok haberler ve bilhassa siyer kitapları ortaya çıktı. Nice mevlitler okundu ve nice yüce vasıflı eserler yazıldı. Büyüklüklerin ve küçüklüklerin hepsi, yazıldı, okundu, bilindi." Dedim.
Söylediklerimi dinlediler, şöyle dediler:
"Tefsir veya bize daha uygunu hadis tercümesi olsun."
Bense,
"Eğer Allah takdir ederse, taranıp gelin yüzüne salman zülüf gibi o güzel eserlerin yüzüne bir zülüf de ben kondurayım.
Bir gece, ansızın Hz. Muhammed'i (sallallahu aleyhi ve sellem) gayet belirli bir şekilde rüyamda gördüm. Sahabelerinin arasında oturuyordu. Nurundan bütün şehir ve ovalar ışık içinde kalmıştı. Yüzleri örtülü, sıra sıra oturmuşlar hiç bmnin yüzü görünmüyordu. Önlerindeki çini taslar su ile doluydu ve bu sular, içile içile berraklaşmıştı. Birisine sordum:
"Bu hal nedir? Söyle bunlar niçin yüzlerini örtmüşler, niçin her şeye yüz çevirmişler?" "O kişi dedi ki:
"Yüz örtülerini kimseye açamazlar, çünkü onların yüzleri herkesi hayretler içinde bırakır. Diğer taraftan, bu meclisteki şaraba-aşka da kimse dayanamaz, sarhoş olur."
Bu sözleri işitince, ağlayarak yakamı param parça etmişim. Bu ayrılığa hangi yürekler dayanabilirdi? Bu dert Hz. Muhammed'den ve Sahabelerden ayrı düşmek, hangi sert taşlarla dövülüp yok edilebilirdi?
"Ey Sevgili kulum, gönül örtünü kaldır, gönül perdeni aç ve benim yüzümün nurunu orada ara.
Sözlerimi halka açık açık söyleyerek ümmetime hikmet şarabını içir. Söz ve mucizelerim, bütün memleketlere ulaşsın, bütün illeri doldursun. Beni öyle yaz ki, Mısır'dan Anadolu'ya; Şamdan Buhara'ya kadar her yer işitsin. Kara ve denizleriyle bütün halem halkının işittiği ve her zaman söylenmekte olan mevlidimi öyle bir yenile ki bütün cihanı kaplasın. Evet, kemâlimi bir de sen yaz ki şehirden şehire bütün ümmetim işitsin.
Benim ümmetim, sabırla hakk'a hamd eyleyen, Allah'ın buyruklarının tamamına uyan ve onun emir ve farzlarını eksiksiz yapanlardır.
Kişi kimi severse, onunla olur. Eğer taş, sevse, sevebilse, o bile, toplanıp yayılarak hareket ederek sevdiğiyle olmaya çalışır. Beni sevenler, benim ile olacaklar, fazilet ve kudret mertebesine ereceklerdir.
Ey şu an sözlerimi söyleyip işiten, beni seven, bir şeref, bir bayram gibi yüzümü gözleyen! Dilin ve kulağın sözlerimde olsun ki yazacaklarının özü içten, yüzü dolunay parlaklığında olsun.
O iki cihanın sultanı buyurduğu için zor da güç de olsa, işte sözünü tuttum. Hakk'a sığınıp, onun vasıflarını ve sırlarını açıklamak üzre kolları sıvadım. Ey Allah'ım, Yazıcıoğlu Muhammed, huzurunda yüzü kara kullarından birisidir. Sevgilinin (Hz. Muhammed'in) hürmetine onu affet ki huzuruna faziletinle varabilsin.
Ey Allah'ım, bütün iman sahipleriyle birlikte bize de fazlını, rahmetini ve feyzini bağışla.
YAZICIOĞLU MEHMET (?-1451)
AİLESİ VE HAYATI
Anadolu'da astroloji üzerine yazılmış ilk Türkçe eserin (Şem-siyye, 1408) yazarı Yazıcı Salih'in oğludur. Onun babası da Süleyman adında bir kimsedir. Yazıcı Salih, bazı rivayetlere göre aslen Ankara'lıdır. Bilgili ve kültürlü bir kimsedir. Devlet hizmetinde kâtip olarak çalışmıştır. Mesnevi nazım şekliyle yazdığı beş bin be-yitlik Şemsiye adlı eserini 1408 yılında tamamlamış ve eserini, Ankara'da yaşayan Devlet Han ailesinden İskender bin Hacı Paşa'ya ithaf etmiştir. Salih'in mezarı, kesin olarak belli değilse de sözlü rivayetlere göre Gelibolu'da bugün Yazıcıoğlu Mescidi denilen kapalı türbe kısmındadır.
Yazıcıoğlu Mehmed'in doğum yeri hakkında hiç bir bilgimiz yoktur. Gelibolu'ya sonradan gelip yerleşmişlerdir. Bizzat kendisi, bunu Mahmud Paşa'nın sevgisine bağlar.
"Veziri var idi bir nûr-i vehhâb
Adı Mahmud Paşa'dı İbni Kassab
Onun sevgisine edip tavattun
Gelibolu'da kılmıştım temekkün"
Gerek Yazıcıoğlu Mehmed'in, gerekse küçük kardeşi Ahmed-i Bicân'm ilk hocaları herhalde babaları olmalıdır. Çünkü Yazıcı Salih'in aynı zamanda Kasaboğlu Ali Bey'e de hocalık ettiğini biliyoruz. İlk okuma zevkini ve ilk kültür heyecanını babasından aldığı muhakkak olan Yazıcıoğlu Mehmet, Arap ve Fars dillerini çok iyi bilir, kitaplarını yazarken bu dillerdeki eserleri incelerdi. Kendisi Zeynel-Arap ile Haydar-ı Hâfi'nin üstadları olduğunu bildirir. Yazıcıoğlu Mehmed'in manevi sahada ise en büyük mürşidi, devrinin mana sultanı Hacı Bayram Velî hazretleridir. Hacı Bayram Velî, II. Murad'm davetini kabul ederek Ankara'dan Edirne'ye gelmiş, geliş gidişinde Gelibolu'ya da uğramıştı. Hacı Bayram Velî'nin Mehmed'i ve Kardeşi Ahmed-i Bicân'ı irşadı bu vesileyle gerçekleşti. Sayılı bir kaç şiiri olan Hacı Bayram Veli, eser vermekten çok kitâb-ı nâtık (konuşan kitap) yani mürid yetiştirmiştir. Bunların başlıcaları şunlardır: Akşemseddin, Ömer Sikkînî, Şücâeddin-i Karamani, Şeyh Baba Nehhas-ı Ankaravî, Salâhaddin-i Bolevî, Muslihiddin Halife, Yazıcıoğlu Mehmed ve Ahmed-i Bicân, Eşre-foğlu Rûmî, Himmet Dede, Muzaffer-i Lârendevî, Mûsâ Dede, Şeyhî, Yusuf Seferihisarî, Ramazanü'l-Edirnevî v.s.
Yazıcıoğlu Mehmed, eserlerinde Şeyhinden gayet hürmetkar bir dille bahseder.
"Cihanın kutbu mâhi Hacı Bayram
Cihanın şeyhi şâhı Hacı Bayram
…………………
Çü şeyhim bu sözü işrâb kıldı
Sözünü canıma mihrâb kıldı
………….
Selâmüllâh erişsin size yâ şeyh
Tükenmez himmet eylen bize yâ şeyh"
Yazıcıoğlu Mehmed, Hacı Bayram Veli ile tanıştıktan sonra, bütün ömrünü Geliboluda, deniz kenarındaki barınağında bir inziva içinde geçirdi ve eserlerini burada verdi.
Yazıcıoğlu Tekkesi
Tarikatlara mensup olanlar, zaman zaman yerleşme merkezlerinden biraz uzakta yer alan çilehânelerine çekilirlerdi.
İnsanoğlu, hayatta, isteklerini yenebildiği ölçüde kutlu olur. İnsanoğlu "isteyen" bir yaratıktır, çok şeyler ister hayattan. Fakat maddi ve manevi gücü, bu isteklerin ancak çok az bir kısmını gerçekleştirmeğe yeterli olmakta, gerçekleştiremediği bu istekleri,, onu rüyalarında bile rahatsız etmektedir. Elde etmenin zevki de gelip geçicidir. Çünkü bu dünya ölümlüdür, çünkü bu dünya görüntüler âlemidir. Asıl olan öbür âlemdir. Böyle bir düşünceyle ve inançla yüzünü öbür âleme çeviren tarikat ehli için çilehâneler, onların bu dünyadan kurtulma, isteklerini yenme, "ölmeden önce ölme" yolundaki gayretlerini güçlendiriyordu. Tarikat ehli, bu çilehanelerde Allah'a ve onun ilahi âlemine bir an önce dönmek için ibadet ve tefekküre dalarlardı. Yazıcıoğlu Muhammed de böyle bir çaba içindeydi çilehanesinde. Mehmed'in çilehanesi, Gelibolu'da Hamzaköyü sahillerinde büyük bir kaya blokuna oyulmuş, iç içe iki küçük hücreden ibarettir.
Yazıcıoğlu Mehmed 'in Hacı Bayram Veli'den halifelik aldığını biliyoruz. Eserlerinin hiç birinde, onun doğrudan doğruya bir bay-ramiye mürşidi olarak faaliyet gösterdiğine ve yerine bir halife bıraktığına dair bir kayıt, bir işaret yoksa da yakın zamana kadar Gelibolu'da bir Yazıcıoğlu tekkesinin bulunduğunu biliyoruz. Harap olan tekke binası, 1940-45 yılları arasında satılmış, satın alan şahıs da son kalan kısımları yıktırmış, bugün böylece tamamen yok olmuştur. Tekkeye ve vakıflarına dair tarihi kayıtlar vardır.
Muhammediye
Yazıcıoğlu Muhammed, önce kendi deyişiyle, "Ne kadar tefsir varsa bulup özünü bir bir almak hadisleri gözden geçirmek suretiyle" "Megaribüz Zaman" adında arapça bir eser yazdı. Daha sonra, bu eseri kendisi nazmen kaleme alarak " Muhammediye "yi, kardeşi Ahmed-i Bicân da nesir halinde kaleme alarak "Envarül-Aşı-kin"i meydana getirdiler, ikiside "Megâribden" çıkmıştır.
Ağır bir dille nazmedilmiş olmasına rağmen yüzyıllar boyu Anadolu, Kırım, Kazan ve Başkırt Türkleri arasında okunan, Süleyman Çelebi'nin Mevlidinden daha yaygın bir şöhrete erişen Muhammediye, içindeki üç müstezadın ziyade beyitlerini de sayarsak 9119 beyitlik bir Siyer'dir. Eserin müellif elinden çıkmış ilk nüshası, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Arşiv ve Neşriyat Müdürlüğünde 43 l/A numarayla kayıtlı bulunmktadır. Eser 1449 tarihinde tamamlanmıştır.
326+4 yaprak olup 254x161 mm. Ölçüdedir. Cilt, kahverengi ve meşindir. Müellifin ilk sayfadaki vasiyetine göre eser yakın zamanlara kadar Gelibolu'da kalmış İkinci Cihan Harbi tehlikesine karşı tedbir olarak 1943'te Ankara'ya götürülmüştür. Halen Sultan II. Abdülhamid tarafından yapılan sedef kakmalı abanoz bir mahfaza içinde muhafaza olunmaktadır.
Yazıcıoğlu'nun Diğer Eserleri.
Yazıcıoğlu'nun diğer eserleri, her ikiside Arapça olan Megâri-büz-Zaman ve Şerhül-Füsûsül-Hikemdir.
Ölümü:
Yazıcıoğlu ailesinden sadece yazıcıoğlu muhammed 'in ölüm tarihi bellidir ve kesindir. Ölüm tarihini bildiren bütün kaynak ve tetkikler bunu 1451 olarak gösterirler. " Muhammediye "yi tamamladığı yıllarda yaşının bir hayli geçkin olduğunu kendisi söyler.
Yazıcıoğlu nun Mezarı, Gelibolu'nun biraz dışında İstanbul yolu üzerindedir. Yazıcıoğlu çeşmesinden ve hemen yakınındaki Ahmed-i Bîcân'ın kabrinden yüz metre kadar içeride yan tarafta küçük türbe kısmındadır. 1840 yıllarında tamir gören kabri, şahsiyetinin kemâli ve bilhassa "Muhammediye"nin şöhreti ve tesiri ile meşhur ziyaretgâhlardan biri olmuş ve olmakta devam etmiş, bir büyük velî kabri olarak hürmet görmüştür.
Yazıcıoğlu'nun Hayat Telâkkisi
Bütün mutasavvıflar gibi tasavvuf görüş ve duyuş sistemine bağlı olan Yazıcıoğlu Hacı Bayram Velî müridi olmasına rağmen, eserinden onun herhangi bir tarikata mensup olduğunu çıkarmak güçtür.
Yazıcıoğlu 'nu anlamak için tasavvuf hakkında bilgi sahibi olmalıyız. ( muhammediye kitabı , Yazıcıoğlu muhammed , muhammediye sağlam yayınları , muhammediye , muhammediye kitap , muhammediye tercümesi , muhammed bican , mehmet bican )
sağlam yayınları yazıcıoğlu muhammed muhammediye kitabı nı incele diniz.
Diğer Özellikler |
Stok Kodu | 9789759180737 |
Marka | Sağlam Yayınevi |
Stok Durumu | Var |
9789759180737