Risalei Nurun Kudsi Kaynakları ENVAR

Fiyat:
874,00 TL
İndirimli Fiyat (%34,8) :
570,00 TL
Kazancınız 304,00 TL
Havale / EFT:
552,90 TL
161,03 TL'den başlayan taksit seçenekleri için tıklayın.
Aynı Gün Kargo

Kitap              Risalei Nurun Kudsi Kaynakları
Yazar             Abdülkadir Badıllı
Yayınevi         Envar Neşriyat    
Kağıt - Cilt      Sarı Şamua  -  Vinleks Cilt
Sayfa - Ebat   1.020 sayfa  -   16x23,5 cm

 
 
Envar Neşriyat tarafından hazırlanan Risalei Nurun Kudsi Kaynakları adlı kitabı incelemektesiniz.
Risalei Nurun Kudsi Kaynakları kitabı hakkında yorumları okuyup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.

 Yaratan Rabbinin adıyla oku !  O, insanı " alak " dan yarattı.  Oku ! Senin Rabbin en cömert olandır.  Alak 1-2

 

 Risale-i Nur Külliyatında geçen âyet, hadis ve haberlerin tesbitleri, delilleri, mealleri.

        TAKRİZ

 

Elinizdeki kitap, bir ihtiyacı karşılamak için yazılmıştır. Bu ihtiyaç uzun zamandan beri kendini hissettirmekteydi. Şöyle ki: Risale-i Nur Külliyatı'ndaki âyet ve hadîslerin mealleri, şerhleri, nüzul sebepleri, Külliyatta içinde geçtiği mevzu ile alâkası v.b. noktalar okuyucunun merakım mûcib olmaktaydı.

Bu ihtiyaca cevap vermek için bazı kimseler, bilhassa hadîsler ile ilgili olarak toplama ve tahriç faaliyetlerine başlamışlardı. Bunlardan birisi de bendim. Bu gaye ile bazı hazırlıklar yaptım ve hattâ çalışmalara da başlamıştım. Fakat sayın müellifin çalışmalarını görünce, takdir ettim ve bu konudaki çalışmalarımı bıraktım.
 

Kitab üç kısımdan meydana gelmiştir ve her kısım ayrı bir ihtiyacı karşılamak­tadır. Şöyle ki:

 

A) Âyet-i Kerimeler;

 

a) Külliyatta geçen âyet-i kerimelerin tam metinlerini öğrenmek bir ihtiyaç olabilir. Çünki bazen âyetin tamamı değil, ancak bir kısmı, hattâ bir tek kelimesi Külliyata alınmıştır.
 

b)  Ayrıca hangi sûrenin hangi âyeti olduğunu tesbit etmek ve âyetin başım ve sonunu bilmek de mevzuu daha iyi kavramak için bir metod ve bir kolaylıktır.
 

c)  Diğer taraftan ilmî araştırma yapmak isteyenler, o âyetin nüzul sebebini v.b. bilgilere de ihtiyaç duyacakları için, âyetin künyesi onlar için daha da önemlidir.
 

Hattâ aynı âyetin, birkaç defa ve farklı mevzularla ilgili olarak zikredilmesi sebebiyle, o âyetin genişçe bir mânasını öğrenebilme için böyle bir fihrist önemlidir.
 

Kısacası, Külliyattaki âyetlerin sûresi, numarası v.b. bilgileri öğrenme ihtiyacı, o konu ile ilgilenenler, hususan ilmî araştırma yapmak isteyenlerin karşısına sık sık çıkmaktadır.

B) Hadîs-i Şerifler;

 İkinci olarak, Külliyatta geçen hadîsler ile ilgili olarak şu ihtiyaç söz konusu olmaktadır:

1)  Herşeyden önce bu hadîs hangi muteber ve mevsuk kitapta yer almaktadır sorusu karşımıza çıkmaktadır. Çünki çoğu defa, adı geçen hadîsin, muteber kitaplarda, bilhassa muteber hadîs kitaplarında yer almadığı ve bu sebeple uydurma" mevzu" olduğunu zan ve iddia edilmektedir. "Zan" diyorum çünkü, bazı kimseler bu hadîsin, kendi bildikleri bazı kitaplarda yer almadığı veya bu hadîsin kendi akıllarına uygun olmadığı için "mevzu", yani uydurma olduğunu ileri sürmeye cesaret etmektedirler.
 

Kitap, bu konudaki ihtiyacı karşılamak için şöyle hareket etmiştir:

Herşeyden önce Külliyatta yer alan hadîslerin genel bir listesi verilmiştir. Daha sonra bu hadîslerin yer aldığı kitaplardaki ifadeler işaret edilmiş ve varsa, aradaki siga farkları belirtilmiştir.

Adı geçen kitaplar İslâm âlimleri tarafından yazılmış olup, asırlarca İslâm dünyasında müslümanların, ve hattâ gayr-ı müslim araştırmacıların itimad ve takdirlerini kazanmış bulunmaktadır.

Daha sonra Külliyatta geçen bir hadîsin belli başlı meşhur ve mevsuk kitaplardan hangisinde yer aldığını göstermiş bulunmaktadır.
 

2) Meşhur ve mevsuk bir kitapta yer almakla beraber, acaba o hadîs sahih midir? sorusuna verilecek cevap da bir ihtiyaçtır.

 

Sayın müellif bu ihtiyaca cevap vermek için de şöyle hareket etmiştir:
 

a) Hadîs ilmi hakkında, kitabın baş kısmında geniş bir bilgi sunulmuştur. Bu kısımda hadîs ilmi sahasında genellikle önemli olduğu kabul edilmiş noktalar açıklığa kavuşturulmuştur.

b) Sahih, zayıf, âhad ve mevzu v.b. hadîs mefhumları ele alınmış ve bunlar hakkında açıklamalar yapılmıştır.

 

Burada yeri gelmişken belirtelim ki; müellif, hadîs ilmi hakkında bu iki ana mevzuu ele aldıktan ve bu sahada meşhur ve muteber kitaplardan bilgiler aktardıktan sonra, Külliyatta yine bu mevzularda yer alan ifade ve kısımlara da yer vermiştir. Böylece Külliyat'ın hadîs ilmi hakkındaki ifadelerinin ve pasajların bir kısmım bir araya getirmiş bulunmaktadır.

Neticede görülmektedir ki, Külliyatta bu mevzudaki ifadelerin tamamı, hadîs ilmi mütehassıslarının senelerce üzerinde ittifak ve beyan ettikleri esaslar ile hemâhenktir.

Meselâ: "Mevzu hadîs"in, mânasının yanlış olmadığı belki metninin hadîs olmadığı yolundaki Külliyat müellifinin beyanı, aynen muteber hadîs âlimleri tarafından kabul ve ifade edilmiş bulunduğu açıkça görülmektedir. Buna benzer diğer bazı noktalarda daha, Külliyattaki ifadeler ile hadîs ilminin ehli ve mütehassısların beyanları arasında ayniyyet vardır.
 

c) İslâm dünyasında mevsuk ve muteber kabul edilmiş hadîs kitaplarının bir çoğu değil, hemen hepsi kullanılmıştır. Yani bunlar taranarak Külliyat'ta yer alan bir hadîsin bunlarda bulunduğu yer belirtilmiştir.

 

3) Adı geçen hadîsin rivayeti ne kadar kuvvetlidir, kimler tarafından rivayet edilmiştir v.b. soruları, yani ihtiyacı da kitapta cevaplandırılmıştır.
 

4) Bölümde ayrıca hadîs olmayıp da kelâm-ı kibar denilen, İslâm dünyasında meşhur zevatın (Hz. Ali R.A., Ebu Hanife v.b.) söz ve ibarelerine de yer verilmiştir. Bunların bir kısmı zamanla hadîs zannedilmiş ve bu. niyetle kullanılagelmiştir. Kitabın ikinci kısmında müellif, bu söz ve ibarelerin tahricini yapmış, kime ait olduğunu belirtmiş, böylece şüphe ve tereddütleri gidermiştir.

 

C) Ebced ve Cifır İlmi;

 

Kitabın üçüncü kısmı, Külliyat'ta zaman zaman geçen İlm-i Ebced ve İlm-i Cifir hakkında merak edilen noktalar ile ilgilidir. Kitapta bu iki ilim hakkında da bilgiler verilmiştir. Bilindiği gibi, Külliyatı mütalâa edenler arasında bu iki ilmin mahiyeti ve bu ilimler ile meşgul olanların kimler olduğu, merak konusu olmuştur ve olmaktadır.

 

Biraz da kitabın sayın müellifinden bahsetmek istiyorum:

Müellifi yaklaşık kırk yıldır tanırım. Bu müddet içinde onun hakkında edindiğim intiba şudur:

-   Müellif, ahlâk-ı hasene sahibi, müeddep bir müslümandır.

-   Müellif, ilmî araştırma merakı ve zevki olan bir kimsedir. Bu merak ve zevk, onu bu kitabı yazmak için ayrı bir kütübhane teşkil etmeye yetecek kadar kitap almaya sevketmiştir.

-   Devamlı okuma ve öğrenme alışkanlığı olan bir kimsedir.

 -    Ciddî bir insandır, yani haddini tecavüz etmez, iyi bilmeden söylemez, bilmediği konuda susar ve iyi öğrenmek için gayret sarfeder.

-    Tenkide açıktır. Nitekim benim de bir hayli geniş tenkitlerimi kemal-i dikkat ve ciddiyet ile dinlemiş ve notlar almıştır. Hele elinizdeki kitap gibi, binlerce ve hattâ milyonlarca insanın nazarlarının üstünde olduğu ve binlerce müdakkik gözlerin dikkatle takip ettiği ve araştırma yaptığı bir mevzuu bütün ciddiyetiyle ele aldığında asla şüphem yoktur.
 

 * * *

Kitabı baştan sona kadar okudum. Tavsiyelerimi sayın müellifine bildirdim. Sayın müellif bu tavsiyeleri dinledi, notlar aldı ve bunları kitabın baskısı esnasında nazara alacağını vaad etti. Zaten bir kısmı da ileriye muzaf olarak, yani ancak gelecek baskılarda dikkate alınması mümkün olan noktalardır.

Kitap, Külliyat'ın okunması, ondan istifade edilmesi ve üzerinde ilmî araştırmalar yapılmasını kolaylaştıracaktır.

Kitabın ilme de faydalı olacağına ve hizmet edeceğine inanıyorum. Zaten bu inancım sebebiyledir ki, bu takrizi yazmayı seve seve kabul ettim.

Son olarak belirteyim ki, her kitapta yer alan bazı hatalar bunda da olabilir. Bu hatalar, müellifine bildirilmeli, böylece gelecek baskılarda tashihine yardımcı olunmalıdır.

Kitabın ilim âleminde lâyık olduğu yeri alacağına inanıyor ve sayın müellifi âlim kardeşim Hacı Abdülkadir Badıllı ' yı bir defa daha tebrik ediyorum. ( risalei nurun kudsi kaynakları kitap, ayet hadis mealleri kitabı, abdülkadir badıllı, kutsi kaynaklar, risale-i nur satış. envar neşriyat )

   Prof. Dr. Servet ARMAĞAN
   Diyarbakır,   13/11/1991

             TAKDİM
 

Nur-u Kur'an'dan muktebes olan Risale-i Nur'ların gerçek mahiyeti husu­sunda; dinî ilimlere, bilhassa Kur'an ilmine vâkıf olan muhakkik âlimler itiraf etmişler ve ediyorlar ki: Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan, Risale-i Nur'ların yegâne menbaı ve üstadıdır. Nurlar bizzat Kur'anın en nurlu, en berrak ve has müfes-siridir ve onun nurlarını aksettirmiştir. Bu hakikat aynı zamanda Nur Müelli­finin samimi ifadeleri ile sabit olduğu gibi, meydandaki zahir ve bariz haki­katin kendisiyle de böyledir.
 

Ancak Nurları mütalaa edenlerin malumları olduğu üzere, Risale-i Nur'lar sair tefsirler gibi, Kur'anın yüz kere, bin kere tefsir ve şerhi yapılmış olan za­hirî metin ve ibaresinin değil, onun maksud mânalarının orijinal bir tefsiridir. Bu noktadan Risale-i Nur gibi bir tefsirin şimdiye kadar misli sebkat etmiş değildir diyebiliriz. Hem Risale-i Nur, umum Kur'anın bir tefsiri de değildir. Yani Kur'anın başından alıp sonuna kadar ve sıra takib ederek âyet-âyet, ke-lime-kelime bir tefsiri değildir. Amma imanın altı rüknüne bakan ve ayrıca da bu rükünlerin herbirisinin teferruatına da işaret eden âyetlerinin mâna, mu-rad ve maksadlarınm has, yekta bir tefsiridir. Bu mevzuda misaller getirerek mes'elenin isbatına çalışmanın gereği yoktur. Çünki Risale-i Nur'lar meydan­dadır.
 

Hem Risale-i Nur'da bir çok hükümlü beyan ve ifadeler, zahiren şu şu âyet­lerdendir denilmemesine rağmen -ekseriyet-i mutlaka ile- o gibi hükümlerin herbiri, bir veya birkaç âyetin mânalarının terkibidir. Nasıl ki, Hz. Üstad'ın sahih rivayetlerle gelen şu beyanı bu davaya kat'i hüccettir: "Ben bir risalenin te'lifine başladığım zaman, ikiyüz âyet-i Kur'aniye imdadıma geliyordu." bu­yurmuşlardır. Evet Risale-i Nur'lara ilim ve basiret gözü ile bakan ulemanın da kat'î kanaatlan aynı merkezdedir.

 

   Me'haz Verirken
 

Nur Risalelerinde geçen âyetlerin sure ismi ve âyet numaralarını verirken, sadece metni ile sarih âyet olarak geçenleri kaydedeceğiz. Şayet az üstte ar-zettiğimiz gibi, Nurların pek çok olan hükümlü ifadelerini de, âyet veya âyet­ten olarak tesbit etmeye kalkışacak olursak, kafiyen altından çıkamayız. Zira, Nurlarda bu kabil hükümlü ifadeler pek çoktur. Her ne kadar Hadîsler Cetveli bölümünde, zahir metniyle hadîs olarak geçmiyen Nur'un o gibi hükümlerin­den bazılarını ehadîs-i şerifeye mutabakatlarını kaydetmişiz. Ama onların ek­serisi, bir çeşit ihtiyarsız şekilde rastlanmış, biz de kaydetmişizdir. Yani, hu­susi şekilde o babda bir araştırmaya girmedik. Zaten kaydedilenler de azdır. Hususi şekilde araştırılmış olsaydı, Nurlarda daha pek çok ehadîs-i şerifeye mutabık hükümler bulmak mümkün olabilirdi.
 

Aslında, Risale-i Nur'ların tefsir ettiği ve Nur'ların içinde sarih âyet olarak geçenleri ile beraber, metinleriyle değil, mânalarıyla Nurlarda bulunabilen âyetleri de içine alan ve Risale-i Nur'un mevcut kudsî me'hazları olan bütün âyetler "El-Hizb-ül Ekber-ül Kur'ani'de mevcutturlar. Nur'un kudsî me'hazleri olan bütün âyetleri bir arada ve toplu halde görmek istiyenler, mezkûr esere bakabilirler.
 

Bizim bu cetvelde yaptığımız iş, Nurlar'daki sarih âyetlerin tek-tek herbirisinin Nurlar'ın nerelerinde tekrarlandığını göstermek ve Kur'an'daki yerlerini -sure ve âyet olarak- kaydetmek ameliyesidir.

Bununla meraklı ve müteharri bir talebe, Nurlarda geçen bir âyeti Kur'an'da kolaylıkla bulabileceği gibi, Nurların kaç yerinde tekrarlandığını da bulabilecektir. Böylece, Nurların asıl kaynağı Kur'an olduğunu anlayacaktır.


MÜHİM BİRKAÇ  NOKTA

 

1-  ÂYETTEN İKTİBAS: Risale-i Nur'un tek-tük bazı yerlerinde, Arapça metin ile âyetten iktibas suretinde bazı ibareler göze çarpabilir. Arapçası ol­mayan bazı talebeler, bunları belki âyet zannedebilirler. Âlim bazı zatlar da onu kâtiplerin hatası sayabilirler. İkisi de değildir. Hazret-i Üstad onları bile­rek âyetten iktibas suretinde kaydetmiş olduğunu az ileride misalleri ile göste­receğiz. 

 

2-  KUR'AN'DAN İKTİBAS CAİZDİR: İslam ulemasının icma'lı reyleriyle, hem Kur'an'dan, hem de Hadîs-i Şeriflerden iktibas etmek caizdir. Bu mes'eleye bir numune olmak üzere sadece îmam-ı Celâleddin-i Suyutî'nin "El-Havî Li-l Fetavî" eseri içindeki "Ref-ül Be's ve Keşf-ül İltibas Fi Darb-il Meseli Minel Kur'ani Ve-l İktibas" risalesi 1/344-377 sahifelerine bakılabilir. İmam-ı Suyutî bu risalede misaller getirerek hem Resul-i Ekrem'in (A.S.M.) hem Sa­habe ve Tabiînin hutbe, yazı ve mektuplarında Kur'an'dan darb-ı meseller ve iktibaslar yaptıklarını ve böylece Kur'an'dan iktibasın caiz ve müstahsen olduğunu isbat etmiştir.

 

İktibas Nedir ve Nasıldır?
 

Lügatta, iktibasın mânası: İlimden veya ateşten bir şu'le almak mânasına geldiği gibi; ıstılahta, yani ulema arasında kullanılmış mâna ile: Söz, yazı, hi­tabe, dua veya bir hükmünü âyete benzetmek ve onun bir cihette mânasını ifade eder bir tarzda söylemektir. Bu noktadan o söz, yazı, dua ve hüküm için: "Ayettir ve onun kıraatidir" denilemez. Ama "âyettendir" denilebilir. (El-Havî Li-1 Fetavî 1/348)

         

 İktibas Örnekleri 

 

A- İmam-ı Suyutî'nin verdiği örneklerden:

 

1- İmam-ı Tirmizî'nin tahriç ve tahsin ettiği şu hadîs-i şerif:

 

2- Bu hadîs-i şerifin ilk yarısı kelâm-ı Nebevi, ikinci yarısı da âyet-i kerime­dendir ve Enfal Suresi son âyetlerinde mevcuttur. Ama âyet olarak değil, ha­dîs-i şerif olarak zikredilmiştir.

 

3-  Kur'anın âyetlerinden bazı kelimeleri başka kelimelerle yer değiştirip zi­yade ve noksan söylemenin caiz olduğu hükmüdür. Yani Kur'anın âyeti olarak değil, iktibas suretiyle ona benzetilmiş ve kısmen âyetten alınmış bir söz ola­rak söylenmesidir.

Meselâ, Resul-i Ekrem (A.S.M.) Hayber Gazası'na gittiği vakit gece olmuştu. Sabahleyin Yahudiler İslam askerlerini ve Peygamberi gördükleri zaman dediler: "Bakınız Muhammed ve askerleri, vallahi odur."

 

   MÜHİM NOKTALARDAN ÜÇÜNCÜ HUSUS:

 

Ayetten bir parça veyahut belli bir mevzuu ifade eden bir cümlesini veya bir-iki kelimesini almak mes'elesidir. Risale-i Nur'da çoğu kere Hazret-i Üstad, birkaç mes'eleyi cami' olan uzun bir âyetten, anlatmak sadedinde olduğu mes'elesine dair yalnız bir parça, bazan bir cümle, bazan da bir-iki kelimesini alır. Geçmişte de büyük müfessir, allâme ve müçtehid zatlar da aynı şeyi yapmışlardır. Bu hususta delil getirmeye gerek yoktur. Azıcık mütalaalarda bulunmuş kimseler bunu bilirler.

Bununla beraber, Hazret-i Üstad'ın âyetlerden mezkûr tarzda parçalar al­masının bazı mâna ve hikmetleri de var gibidir. Zira şimdiki mevcut mushaflarda uzun birer âyet olarak görünenler, başka rivayetlerle gelen tariklerde bi­rer ikişer âyet de olabiliyorlar. Bu noktadan Hazret-i Üstad'ın aldığı birer cümle halindeki âyet metinleri, bazan birer âyet olabilirler. Ama biz şimdi bu­rada bu hususun isbatı cihetine gidecek değiliz. Zira mes'ele uzayacaktır. Sa­dece bir numune olarak Tefsir-i Celâleyn'in aldığı mushafın âyetlerine bakılabilir. Bu mushafta bazan uzun âyetlerin ortalarına fazladan durak işaretleri konulmuştur.
 

Bu hususun bir başka ciheti de, Üstad Hazretleri bazan Haşir ve Kıyamet mes'eleleri gibi mevzuların kitabî delili olarak âyetler getirirken, ayrı ayrı surelerdeki âyetleri, yan-yana ve iç-içe kaydeder. Kâtib ve müstensihler de, ayrı-ayrı surelerdeki bu âyetleri, bir surenin yan-yana olan âyetleri ve sıra itiba­riyle bitişik âyetlermiş gibi kaydetmişlerdir. Misal vermek gerekirse, Onuncu Söz Haşir Risalesi'nin Hatimesinin son kısmı ve Dokuzuncu Şuâ'nm başındaki âyetler gibi...

Biz Nur'un sıra itibariyle âyetlerinin me'hazlerini vermeye çalışırken, o gibi yerlerdeki âyetleri, Nurlar'daki tertip gibi yine sıraya koyarak kaydetmekle beraber, ayrı ayrı olan sûrelerin âyetlerini de bir arada ve yan yana değil, müs­takil olarak yazdık. Okuyucu bu noktaları nazara alırsa, mes'elenin anlaşılması daha kolay olur.

Hem Hazret-i Üstad, bazan Haşir ve Kıyamet hâdiselerini gayet beliğ ve son derece dehşetli ve azametli tarzda ifade eden bazı surelerin başından sa­dece bir-iki âyet alarak, gerisini havale eder. Bunları kaydederken de, aynen Üstad'ın yaptığı gibi yaptık.

 

MÜHİM NOKTALARDAN DÖRDÜNCÜ HUSUS:

 

Âyetlerin sıralama tesbiti:

 

Âyetlerin yer ve numaralan tesbit etme işinde, meselâ eğer Nurlarda âyetin bir cümlesi veya birkaç kelimesi ise, Nurlardakinin aynısını başa alacak, altında da âyetin tamamını kaydedeceğiz. Şayet Nur'un bazı yerlerinde âyetin tamamı, başka yerlerinde bir kısmı ise, olduğu gibi âyetin tamamı yazılacaktır.

 

2-  Bir aynı âyet, Nurların tamamının nerelerinde bulunduğunu, kitap ismi ve sahife numaraları verilerek gösterilecektir.

 

3-  Risale-i Nur'da âyetlerin risaleler itibariyle sıralaması şöyledir: 1- Sözler Mecmuası 2- Mektubat 3- Lem'alar 4- Şualar, 5- Arabî İşarat-ül İ'caz (Irak baskısı) 6- Türkçe tercüme İşarat-ül İ'caz (Abdülmecid) 7- El Mesneviy-ül Arabî (Irak baskısı) 8- Türkçe tercüme Mesnevî-i Nuriye (Abdülmecid) 9-Türkçe tercüme Mesnevî-i Nuriye (Abdülkadir) 10- Barla Lahikası 11- Kasta­monu Lahikası 12- Emirdağ-1 ve 2 Lahikaları 13- Nur'un İlk Kapısı 14- Âsâr-ı Bediiye 15- Tarihçe-i Hayat 16- Hutbe-i Şâmiye 17- Gençlik Rehberi 18- Mu­fassal Tarihçe (Abdülkadir) ve şâz olarak da, neşredilmemiş bazı kitap ve risa­leler...

 

4-  İsimleri yazılan Nur Mecmuaları ve kitapları dışında kalan Osmanlıca ve yeni harfle Asâ-yı Musa, Zülfîkar, Sikke-i Tasdik ve diğer irili ufaklı kitapların tamamı, adları yazılı mecmua ve kitaplardan alındıkları için, ayrıca kaydedil­mediler. Bunlardan Münazarat ile İki Mekteb-i Musibetin Şehadetnamesi eserleri tamamen Âsâr-ı Bediiye Mecmuası içinde bulunduklarından, müstakil olarak kaydedilmesine gerek duyulmadı. Konferans Risalesi ise, baş tarafı, yani asıl konferans kısmı, Sözler Mecmuasının âhirinde bulunduğu, içindeki sair parça ve mektuplar ise, Risale-i Nur'un lahikalarında mevcut olduğu için, keza müstakil olarak nazara alınıp ta, âyetleri tesbit edilmedi.

 

5- Sıraya konulup ona göre âyetleri tesbit edilen mecmuaların sıra tertibine göre, meselâ Sözler Mecmuasındaki bir âyet, Nur Mecmualarının bir kaçında da varsa ve kaç defa tekrar edilmişse, ona göre kitap ismi ve sahife numaraları verilmek suretiyle kaydedilmiştir. Buna göre adları yazılı 17 adet Nur Kitablarının içinde mükerrer olabilen âyetleri, her bir mecmuada ayrı ayrı tekrarları kaydedilmeyecektir. Meselâ: Sözler Mecmuasının falanca sahifesinde falan âyet geçmişse, aynı âyetin sair mecmualarda, hattâ Sözler Mecmuasının müteakip sahifelerinde tekrarı varsa, sadece Sözler'in oradaki âyeti yazılacak, sair yerlerdeki tekrarı için, kitap ismi ve sahife numaraları verilerek kaydedilecektir.

 

Bu noktadan, meselâ birisi Mektubat veya Lem'alar veyahut sair Nur Ki-tablarında bir âyeti arayıp yerinde bulamadığı zaman, yani Ayetler Cetvelinin sırasına göre yerinde bulamadığı vakit, tertibe göre, ondan önceki kitaba veya kitaplara bakmalıdır. Diyelim; Mektubat'ta var olan bir âyeti, Ayetler Cetveli­nin sırasına göre Mektubat sırasında onu bulamadığı vakit, Sözler'de ara­malıdır. Hattâ Sözler'in, meselâ son kısımlarında bulunması lâzım gelen bir âyet eğer orada yoksa, Sözler'in ondan evvelki sahifelerine bakmalıdır. Buna göre sair Nur Mecmuaları da böyledir.

 

TENBİH:

 

Risale-i Nur Kitaplarının bu kitaptaki sahife numaraları, Envar Neşriyatın 1990 itibariyle en son baskılarına göre tesbit edilmiştir. İslâm yazısı kitapların da, çok az bazılarının verilen sayfaları da şuna göredir: 1- Lem'alar: 879 say­falık. 2- Mektubat: Merhum Mustafa Gül Ağabeyin el yazması, 744 sayfalık.

Arapça olanlar: İşarat-ül İ'caz ve El-Mesneviy-ül Arabi kitabları, yine 1990 itibariyle son baskılı olanlarıdır.

  
BU CETVELDE MATLÛB BİR ÂYETİ BULMA USÛLÜ

 

İstenilen bir âyetin bulunabilmesi için üç yol vardır:

Birinci Yol: Risale-i Nur'un birinci kitabı olan Sözler Mecmuasından başlayarak, sıra ile: Mektubat, Lem'alar, Şualar ve hakeza., az üstte tertip sırası kaydedilmiş sıraya göre sahife numaralarına bakarak aranabilir.

İkinci Yol: Risale-i Nur'da yazıldıkları şekilde ve Ayetler Cetvelinde yazılmış vaziyetiyle bütün âyetlerin baş kısımları fihriste edilmiştir. Ve herbir âyetin yanında da, sıra numarası yazılmıştır. Bu numara ile kitap içinde bulu­nabilir.

Üçüncü Yol: Nurlarda kaydedildiği durumuyla, yani Ayetler Cetvelinde yazıldığı durumuyla, âyetin belirgin baş kelimelerine göre bir yarı indeks tarzı yapılmış ve yine herbir âyetin yanında da, sıra numarası yazılmıştır.

  

Diğer Özellikler
Stok Kodu9789759901318
MarkaEnvar Neşriyat
Stok DurumuVar
9789759901318

İlginizi Çekebilecek Diğer Ürünler

En yeni ürünler
Güvenli teslimat
Kampanyalı ürünler
Piyasadaki en iyi fiyat

PlatinMarket® E-Ticaret Sistemi İle Hazırlanmıştır.