Kitap Ali Rıza Demircan Bütün Eserleri Seti
Yazar Ali Rıza Demircan
Yayınevi Beyan Yayınları
Kağıt - Cilt 1.Hamur renkli kağıt, Lüks cilt, 6 cilt takım
Sayfa - Ebat 3.520 sayfa , 16.5x23.5 cm , özel kutulu
Yayın Yılı 2008 yayın yılı, 2013 baskı
- 1- Hac ve Umre Yüceliğe Çağrıdır
- 2- Cuma Mesajları Haklar, Hürriyetler, Vazifeler
- 3- İslama Göre Cinsel Hayat
- 4- İslami Kimliğimizi Korumak
- 5- Süleymaniye Minberinden İslam Nizamı
- 6- Allah'ın Resulü'nden Hayat Dersleri
Beyan Yayınları Ali Rıza Demircan Bütün Eserleri adlı kitap seti ni incelemektesiniz.
Ali Rıza Demircan Bütün Eserleri kitap seti hakkında yorumları okuyup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satışı hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.
Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı "alak" dan yarattı.Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2
Süleymaniye Minberinden İslam Nizamı Kitabı tanıtımı
Birinci Baskının Önsözü
Allah'a hamd, Yüce Peygamberimize salât ve selâm ederim.
İslâm Dîni, itikadı, içtimaî, iktisadî, hukukî ve ahlâkî kanunlarıyla, beşer hayatını bütün cepheleriyle kuşatan, insanlığı mesud edecek son hak nizamdır.
Rabbimizin bu yüce dînini aşkla yaşayabilmek ve içtimai hayatın, yaşanan bir fazilet nizamı haline getirebilmek için, O'nu aslî güzelliği içerisinde görmek ve cihanşümul bir nizam olarak tanımak lâzımdır.
İşte bu hutbeler manzumesi, İslâm Dini'ni gerçek manâsıyla tanımak ve tanıtmak için yapılan samimî bir çalışmanın mahsulüdür.
Kitapta yer alan ve istisnasız olarak Süleymaniye Camii Minberi'nden takdim olunan hutbeler, ekseriyetini münevverlerin teşkil ettiği Süleymaniye Camii Cemaati'nin seviyesi esas alınarak hazırlanmıştır Bu itibarla, bazı hutbelerimizin ilmî ve fikrî yapısı, halk seviyesine nazaran yüksekçedir. Mevzulara çok yönlü bakıldığı için de, hacim bakımından emsaline nazaran biraz uzunadır.
Hutbelerimizden yalnız İmam ve Hatip'lerimizin değil, vaaz ve konferans vereceklerin, münevver okuyucu kitlesinin de faydalanmasını arzu ettiğimiz için seviyeyi düşürmedik ve hacmi küçültmedik. Cemaatin durumuna göre lüzumlu görülecek sadeleştirme ve kısaltmaları, hutbeleri takdim edecek vazifelilerin takdir ve tasarrufuna bıraktık.
Arzu edildiği takdirde, işlenen mevzu üzerinde daha geniş bir araştırma yapılmasını sağlamak için de hutbelerimizde geçen bütün âyetlerin, hadislerin, fıkhı kaidelerin ve tarihî vak'aların kaynaklarını gösterdik. Buna rağmen hiçbir iddiası olmayan ve hüneri ancak samimiyeti olan hutbelerimizde, eksikler görülecektir. Bunların iyi niyetimize bağışlanmasını istirham ederim.
Kitabımıza takriz yazmak lütfunda bulunan, kendisinden ilim ve irfan tefeyyüz ettiğim pek muhterem faziletli hocam Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı'ya, teşekkürü vazife bilirim.
Hutbelerimin, mü'min kardeşlerime faydalı olmasını yüce Allah'ımdan niyaz ederim.
Ali Rıza Demircan
Son Baskı İçin
Bütün kitaplarımın basılması arzusunu izhar eden Beyan Yayınlan sahibi Ali Kemal Temizer Beyefendi kardeşimin teklifi üzerine
Süleymaniye Minberinden İslâm Nizâmı isimli eserimi gözden geçirdim.
Aradan yıllar geçmesine ve seviyemizin gelişmiş olmasına rağmen hutbelerime güncelleştirme ve sadeleştirme dışında ilave yapma ihtiyacını duymadım. Çünkü gerekince çalışılarak ve kaynaklar taranarak hazırlandıklarını gördüm. Allah'a hamd ettim.
Yaşadığımız dönemde ülkemizi yöneten insanların bir bölümünün üniversite yıllarında dinledikleri ve seminer çalışmalarına temel aldıkları bu hutbeleri aktüaliteden hareketle hazırlamış idiysem de aktüaliteye yer vermemiştim. Bu sebeple hutbeler bu gun yazılmış gibidir. Bu gün yazılmış gibi gazete ve mecmualarda yayınlanmakta, okunmakta ve alıntılar yapılmaktadır.
Yüce Rabbimden hutbelerime uzun ömürler vererek Sadakay-ı Cariye kılmasını niyaz ederim
Tarihe not düşürmek ve
Süleymaniye Minberinden İslam Nizamı 'nın önemine/etkisine vurgu yapmak için şu bilgileri vermekte fayda görüyorum.
1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı'nın 31 Ocak 1981 tarih ve 1130/ 395-81 istihbarat sayılı yazısı sebebiyle
İslâm Nizamı'nın 3 cildiyle ilgili olarak Beyoğlu Sorgu Hakimliğinde dava görülmüştür.
Laikliğe aykırı olarak yayın yoluyla propaganda yapıldığı iddiasıyla açılan davada 26.04.1981 tarihli, Şahir Erman-Erol Cihan tarafından hazırla
nan bilirkişi raporuna müsteniden Hakim Nihal Kural (14555) tarafından 24.06.1981 tarihinde talebe uygun olarak men-i muhakeme karan verilmiştir. (Esas 1981/120, Karar 1981/158, Sayı 1981/1166)
Davamız Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd ü senadır.
Ali Rıza Demircan
05 Mayıs 2008
Takdim
Bizleri konuşma, dinleme ve yazma kabiliyetinde yaratan Allah'a hamd ederim.
Sözlerin hayırlılarını konuşmayı, dinlemeyi ve yazmayı öğreten ve öğütleyen Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed'e salât ve selâm ederim.
Okuyucularıma
hutbelerimle ve hutbecilikle ilgili bazı görüşlerimi sunmak isterim.
a)S.M.
İslâm Nizâmı, ihtiva ettiği 169
hutbe ve 150'ye yakın mevzuu ile her bir aydın mümin tarafından binmesi gereken mevzuları içine almaktadır.
Her bir hutbe basit ölçüler içinde de olsa bir araştırma-inceleme mahsulüdür.
Başta üniversite gençliği olmak üzere, öğretim üyesi, işçi, sanayici ve tüccar gibi muhtelif kültte seviyeleri olan müminler muhatap kabul olunarak yazıldığı için S.M. İslâm.
Nizâmı İslâm'ı aslî güzelliği içersinde tanımak isteyen her bir mümin için yardımcı bir kitaptır
Bu sebeple yalnız Îmam-Hatipler için zaruri bir
kitap değildir. Nitekim bu özelliği bilindiği içindir ki birinci ve ikinci cildin bu güne kadarki okuyucuları muhtelif olmuştur.
b)S.M
. İslam Nizamı nda halen sürdürülen geleneğin gerektirdiği şekilde mesajı olmayan, öğreticilik vasfı bulunmayan ve yönlendirmeyen basmakalıp bir hutbe yoktur.
Hutbelerimizde kâfirleri ve münafıkları tedirgin etmemeyi değil, Allah'ın Şeriatını bildiğimiz ölçüde bildirmeyi gaye edindiğimiz ve açıklamak istediğimiz konuyla ilgili doyurucu bilgiler sunmak istediğimiz için hutbelerimizin çoğunluğu muhteva itibariyle ant-i İslâm kişi ve sistemlerle çatışıcı vasıftadır ve emsaline nazaran uzuncadır.
Bu da olması gerekendir.
Hutbelerimizin özellikle uzunluğunu eleştirenler "Kişinin namazının uzun, hutbesinin kısa olması fıkhındandır" anlamındaki hadîsi ileri sürmektedirler.
Bu hadis doğrudur. Ancak bu hadis Kur'ân'ın nazil olduğu, İslâm'ın bilfiil yaşandığı ve Hz. Peygamberin her bir sözü işi ve davranışının Hakka çağın ve Batıldan sakındırma olduğu bir toplumda varit olmuştur.
Maarif, radyo-televizyon ve basın gibi dev kuruluşlarda batılıların alabildiğine propaganda edildiği, gayr-ı İslam'ı ilke ve kurumların hukuken egemen olduğu ve İslâm Dini'nin sürekli bir şekilde ancak Cuma hutbelerinde öğretilebildiği bir toplumda birinci ve ikinci hutbelerle birlikte en uzunu 15-20 dakikayı geçmeyen hutbelerin hadîsin getirdiği ölçüyü zedeleyeceği kanaatinde değilim.
Kaldı ki bu hadîsteki uzunluk-kısalık ifadesi izafîdir. Hutbelerin on dakikayı aşmaması hükmünü muhtevi değildir.
Bu hadîsi hatırlatanların davası aslında anladıkları ölçüler içersinde olsun hadîsin gereğinin uygulanması değildir. Zira bunlar içinde namazı hutbesine nazaran uzun olan bir tek fert olmadığı gibi Cuma namazlarında Hz. Peygambere uyuş ile Cuma ve Münâfikûn sûrelerinin okunmasını tavsiye eden de yoktur.
Bütün mesele lâik düzenin yasal haklarımızı çiğneyen bir zulüm çarkı şeklinde döndürülmesine boyun eğmektir. Müminleri de eğdirmektir.
Vazifemiz
Cuma konusunda işlenen zulme yasal yollarla karşı çıkmak, işçilerimizi, memurlarımızı, subay ve erlerimizi yasal haklarını almaya teşvik etmek iken yasa tanımazların gayr-ı hukukî uygulamalarına boyun eğerek Cuma hutbelerini kısırlaştırmaya çalışmanın meşru bir nedenini bulmak mümkün değildir.
c) Hutbelerimizin oldukça seviyeli olduğu ve bu sebeple mahalle veya köy camileri cemâati tarafından anlatılamayacağı görüşüne hakikat payı olmakla beraber bütünüyle katılmak mümkün değildir.
Unutulmamalıdır ki cemâate İslâmî kültür bakımından bir seviye kazandırmakla da mükellefiz. Hutbelerimizin mesajım anlayan ve sunulması zaruretine inanan İmam-Hatiplerimizin basit değişikliklerle hutbelerimizi cemaatleri tarafından rahatlıkla anlaşılabilir duruma getirebileceklerine, inandığımı burada belirtmek isterim.
Her bir hutbe plânlı ve bol miktarda âyet ve hadîsi ihtiva ettiği içindir ki seviyeli bir va'z ve seminer için gerekli plânı ve malzemeyi vermektedir.
Ayrıca farklı kaynaklar gösterildiği için de konu üzerinde araştırma yapacaklara bir kolaylık sağlanmıştır.
S.M.
İslâm Nizâmı, Konferans verecekler içir. de mühim bir yardımcıdır.
Birinci ciltte; birinci, ikinci, dördüncü ve beşinci bölümler müstakil birer konferans mevzuudur.
İkinci ciltteki "Hâkimiyet Allah’ındır" bölümünde yer alan hutbeler, Turizm ile ilgili hutbeler, "İslâm'da Kadın ve Taaddüd-ı Zevcat" ile alâkalı hutbeler, ayrıca "Ebedî Hayat" bölümündeki hutbeler birer konferans mevzuudur.
Üçüncü ciltte ise "Allah Erlerinin Vasıf an" bölümü ile bu bölüm içindeki "Cihad" hutbeleri, "İslâm Güzellik Dinidir". "Zina ve Zinaya Götürücü Haramlar", "İslâm'da İş. İş Veren ve İşçi", "Hakka Çağrına ve Batıldan Sakındırma" bölümleri de birer konferans konusudur.
Ayrıca "Buhranlarımızın Kaynağı İslâm'dan Sapmadır' bölümündeki ikinci, üçüncü, dördüncü
hutbeler de genişletilerek birer konferans olarak sunulabilir.
e)
Hutbeleri sunmada başarılı olmanın birinci şartı ihlâs olduğu gibi ikinci şartı da hutbeyi hatibin, kendisine mal etmesidir
Bu sebeple özellikle
hutbelerimizi okuyacak İmam-Hatipler seçtikleri konuyu en az üç kere okumalı, daktiloya çekmeli veya beyaz kâğıtlara geçmelidirler. Hutbe üzerinde gerekli gördükleri kısaltmayı, sadeleştirmeyi ve açıklamayı yapmaktan da kaçınmamalıdırlar.
Önsözü burada bitirirken husûsiyle İmam-Hatiplerde hutbelerim hakkındaki düşüncelerini tam bir açıklıkla bana yazmalarıdır.
Samimi tenkitlerin hutbelerimizin gelecek baskılarını güzelleştireceğine inanıyorum.
Yüce Rabbimden hatalarımı bağışlamasını diler,
hutbelerimi de rızasına muvafık ve müessir kılmasını niyaz ederim.
Ali Rıza Demircan
10 Temmuz 1979
Takriz
Allahü zülcelâle sonsuz hamd û sena ve ihtiram; Resûl-i ekmeline ve nezih, şerefli Âline sayısız salat ü selâmdan sonra; İrfan evlâdından Süleymaniye Camii Şerifinin genç ve güzide hatibi Hafız, Hacı
Ali Rıza Demircan'ın neşredeceği müjdesini aldığım
Hutbe kitabı münasebetiyle şu birkaç takdir ve tebrik ifademin kendisine iblâğını muvafık buldum.
Fâzıl ve cevherli oğlum.
İlmî ve ruhî neşelerin üzerinde benim de birkaç damla nurumun bulunması sürürümü ve muvaffakiyetin bakımından iftiharımı mucib olmuştur.
Hutbelerinin bir kısmını bizzat dinlemiştim.
Süleymani saltanatın Sinânî ihtişamını taşıyan mübarek "Süleymaniye" Camii şerifinin minberinde, çocuk görünüşüne bakıp kıymet hükmü vermekte acele edenler, tonlu sesinin irfan çağlayanı halinde dökülüşüne şahid olunca muhakkak aldanmışlar ve zahire bakarak not vermenin vicdanî acısını mutlak sezmişlerdir.
Hâlin şehâdetine bakanlar -ileriye doğru tecrübe ve tekâmüllerin de sağlayacağı feyz ü bereketleri göz önüne alarak- büyük ve mutlu bir istikbal yolcusu olduğunu kabulde tereddüt etmezler.
Camii şerifi dolduran cemaatin -daha ziyade- nenelerden teşekkül etmesi de ümit ufuklarımıza dinî bir şuur bayramının ebedî fecrini çizmektedir
Cum'a ki: Mü'minlerin bayramıdır; o gün, imanın en renkli bahar manzaralarını; saadet dalganışlarını göstermektedir. Bu tefvik Allah'ın izniyle, hatibin elinde ve dilindedir.
İslami Kimliğimizi Korumak Kitabı Tanıtımı
İlaveli Son Baskı İçin
Yüce Allah'a hamd eder, Elçisi Hz. Muhammed'e Salât ve Selam ederim.
"İslâm'da Bâtıla Benzemenin Hükmü" adıyla pek çok defa basılan bu eserin son baskısından bu yana yaklaşık on yedi yıl geçti. Uzun yıllar içinde alanında yeni bir çalışma yapılmadığı için aranır oldu.
Kitabımız iskeletini korumakla birlikte, burada özetlenemeyecek kadar çok ilave bilgilerle ve orijinal yorumlarla yenilendi Birinci kısım için yazılan İslâm'ın Tarifi ve Orijinalitesinin Korunması Gereği başlıklı girişle, ikinci kısım için yeniden yazılan Giyimle İlgili İslâmî Şartlar bölümü, ilavelerimize örnek gösterilebilir. Dili de
sadeleştirilerek yepyeni bir hüviyete büründüğü için
kitabımızı, içeriğini yansıtır yeni isimle; "Benzeşmelerden Korunarak İslâmî Kimliğimizi Korumak" olarak yayınlamayı uygun bulduk.
Kitabımızı hakkımızda Sadaka-ı Cariye kılmasını Yüce Mevlâmızdan dilerim.
Ali Rıza Demircan
31 Mart 2008
Takdim
Allah'a hamd, Peygamberimiz Hz. Muhammed'e salât ve selâm ederim.
Diyanet İşleri Başkanlığı İstanbul Haseki Eğitim Merkezi birinci dönem ihtisas kursuna kursiyer olarak katıldım.
Bu kursta bitirme tezi olarak hazırladığım "İslâm'da Yabancı Ümmetlere Benzememek" konulu çalışmamı faydalı olur düşüncesiyle İstanbul'da münteşir haftalık Sebil Gazetesinin 136-142. sayılarında neşrettim.
Mevzuunda
Türkçe yazılmış ihtiyacı karşılayan bir araştırma olmuş olacak ki ilgi gördü. Cep
kitabı olarak neşredilmesi istendi. Bu arzu üzerine konu üzerindeki çalışmamı biraz daha genişlettim. Böylece kitabımızın birinci kısmı ortaya çıkmış oldu.
Kur'ân ve Sünnet'te bâtıl din ve ideoloji mensuplarına benzememe konusunda varid olan düstûrlarla, amelî hayatımızda görülen benzeme türleri üzerinde doyurucu bilgiler sunmakla beraber konuya tam açıklık getirdiğimi söyleyemem. Fakat okuyucuya İslâmî bir bakış açısı sağlandığı kanaatindeyim.
Mevzu ile ilgili daha geniş bir araştırma yapılması zaruretine inanıyorum. Ancak devrimiz okuyucusu için yapılacak daha kapsamlı bir çalışmanın tam anlamıyla özgür bir kültür vasatını gerektirdiğini ifade etmek isterim. Ayrıca İslâm'dan çok muhtelif Bâtıl'ların bilindiği, yaşandığı ve müesseseleştiği ülkemizde mevzu ile alâkalı çalışmanın, sınırlarını aşarak İslâm'la semavî ve gayr-ı semavi dinlerin, beşerî felsefe ve doktrinlerin mukayesesini içine alacak boyutlara ulaşmasının kaçınılmaz olacağına da değinmek isterim.
Mevzuumuzun ana ıstılahı "Teşebbüh" (benzemek) olduğu için açıklamalarımızda çoğu kez bu ıstılahı (terimi) kullandım.
1
1 Elinizdeki baskıda genelde "benzeme" kelimesi kullanıldı.
Çalışmamı mevcut şekliyle neşretmeyi düşünürken, bâtıl din ve ideoloji mensuplarına benzemenin büyük ölçüde kılık-kıyafet alanında başlayıp yaygınlaştığını dikkate alarak İslâm'ın kılık-kıyafetle alâkalı emirleri, tavsiyeleri ve yasaklarını daha geniş bir şekilde müstakil bir kısımda incelemeyi uygun gördüm.
Kılık-kıyafet üzerindeki nisbeten ayrıntılı olan bu çalışmamız da kitabımızın ikinci kısmını meydana gelirdi.
Bir asrı aşkındır İslâm ülkeleri üzerinde egemen olan kültür emperyalizmine karşı yeni yeni başlayan mukaddes kültür cihadına bu basit çalışmamla küçücük bir katkıda bulunabildiysem kendimi bahtiyar hissedeceğim.
Dâvamız, Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamdü senadır.
Ali Rıza Demircan
Kur'ân-ı Kerim'den..
"Her türlü övgü/sözlü ibadet, ancak Çok seven, Pek şefkatli olan, sorgulama/ yargılama /cezalandırma /mükafatlandırma gününün sahibi âlemlerin Rabbi olan Allah'a yapılır.
(Ya Rab ) Ancak sana ibâdet eder ancak senden yardım isteriz. Bizi doğru yola ilet. Nimet verdiğin kimselerin yoluna erdir. Kendilerine gadap edilmiş olanların ve (Hak'tan) sapmış olanların yoluna değil (Ya Rab!)" Fatiha Sûresi
Kur'ân doğrultusunda (Nisa 171, Maide 77, Bakara 61,90 )
Allah'ın Resulü Hz. Muhammed şöyle buyurur:
"Gadab edilmiş olanlar Yahudilerdir. Sapmış olanlar da Hristiyanlardır." (Tirmizi, Hn. 2956-7)
Allah'ın Resulünden..
"Bir olan (yaratma, yaşatma ve yasa koymada) ortağı bulunmayan Allah'a ibâdet olunarak hayatın O'nun emir ve yasallarına göre yaşanması için Kıyamet Günü'ne yakın bir dönemde, gereğinde kullanmak üzere silâhla (rahmet ve harp peygamberi olarak) gönderildim.
İnançlarımıza, yurdumuza yapılacak saldırılara ve aleyhimize oluşturulacak silahlı ittifaklara karşı vereceğimiz savaşla alınacak ganimetler de bana helal kılındı.
Aşağılık/çöküntü, ezilip-sömürülmek de benim tebliğ ettiğim İlâhî Düzen İslâm'a aykırı gidenler için kaçınılmaz oldu.
Hiç şüphesiz kişi arzuyla benzemek istediği toplumdandır."
2
2 C. Sağir 1/126; İ. Ebi Şeybe Musannef Hn. 13062, Mûsned 2/50, Hn. 5114. Hadis, Hasen-Sahih arası bir derecededir.
Allahın Resulünden Hayatı Dersleri Kitabı Tanıtımı
Önsöz
Zatının razı olacağı şekilde Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd ve sena ederim.
Kıyamet Günü'ne kadar getirilecek salât ve selâmlar sayısınca O'nun Re
sulü Yüce Peygamber'imiz Hz. Muhammed'e salât ve selâm ederim.
Süleymaniye Camii İmam ve Hatibi olarak fiilen irşad görevinin içinde bulundum. Hutbelerimi, vaazlarımı, ayrıca seminer ve konferanslarımı hazırlamak için de sürekli olarak kaynak tefsirler ve
hadîs kitapları ile irtibatlı oldum.
Tefsirleri ve hadîs kaynaklarını mütalaa ederken Peygamberimizle Ashâb-ı Kiram arasında sual-cevap tarzında geçen konuşmaları ihtiva eden hadîsler ilgimi çekmiştir. Düz hadîslere nazaran üzerimde daha fazla bir tesir vücuda getiren bu hadîslerin hitap ettiğim insanlar üzerinde de farklı bir tesir icra ettiğini gördüm. Öğreticilik ve belleticilik vasfı büyük olan bu hadîslerin nefsim ve hitap ettiğim insanlar üzerindeki farklı ve verimli tesirini tesbit edişim, beni bu gibi hadîsleri derlemeye yöneltti.
Bir hadise müstenid olan yaygın bir geleneğe uyarak önce "kırk hadîs" hazırlayıp neşrettim. Böylece başladığım çalışmalarım sonunda bu eser hazırlanmış oldu.
Kitabın Özellikleri
a- Peygamberimizin Ashâb-ı Kiramın suallerine verdiği cevaplar, kendisine has öğretim usulüyle sualler sorarak yaptığı açıklamalar ve müşahede ettiği olaylar sebebiyle verdiği emirler ve koyduğu yasaklardan seçilmiş 600 kadar hadisi ihtiva eden ilk Türkçe neşir olması bakımından kitabımız orijinal bir çalışma olarak kabul edilebilir.
b— Hadîslerin her birinde hadisin bir bölümü ile veya muhtevasına uygun cümlelerle başlıklar konulmasını bir yenilik olarak değerlendirmek mümkündür.
c- Az sayıda açıklamalarla da olsa hadîslerin sunduğu mesajlara, yaşadığımız döneme ışık tutacak boyutlar içinde yorum getirilmesi de kitabımızın bir hususiyeti olarak görülebilir.
d- Parantez içi açıklamalara genişçe yer verilmesi tenkit olunabilirse de tercümelerin ilk okunuşta anlaşılır açıklıkta olması bir özellik sayılabilir.
Tercüme ve açıklamalarda takip edilen usûl
1 ) Tercümede hadisin metnine sadık kalınmıştır. Ancak tercümenin anlaşılır olması için gerektiğinde parantez açılarak ilaveler yapılmıştır. Bu ilaveler bazen hadisin vürûd sebebinden yararlanılarak konulmuştur. Bazen da mevzu ile ilgili diğer hadîslerdeki açıklamalardan yararlanılmıştır. Sayılan az da olsa bazı hadîslerin başında veya sonunda yer alan parantez içi ilave cümleler ise kaynaklardan alınmış, açıklamaya gerek duyulmaksızın hadisin bütünüyle anlaşılması için gerekli görülmüştür.
2) Sahâbîler tarafından Peygamberimize karşı kullanılan "Ehbir, Allim" gibi emir sığaları bazen mesela, "bildirseniz, öğretseniz..." şeklinde tercüme edilmişse de çok defa rica manasında "bildirir misiniz? öğretir misiniz?" şeklinde tercüme edilmiştir. Ancak bu şekilde tercümeler, genelde "bildir (ir misiniz?) öğret (ir misiniz?)" şeklinde yazılarak gösterilmiştir.
3-Hadîsler diyalog tarzında olduğu için hadîs metinlerinde pek çok geçen (Kale, Kültü, Kulna) gibi fiiller akıcılığı sağlamak için bazı hadîslerde tamamen, bazı hadîslerde de kısmen tercüme edilmemiş fakat (-) şeklindeki söz başı işaret ile belirtilmiştir.
4-Hadisin her hangi bir bölümünde iki rivayet geçmişse bunlardan biri ve diyalog tarzına uygun olanı seçilmiş, alınmayan rivayet gösterilmemiştir.
5-Ana konunun dışında olduğu veya ayrıca izahı gerektirdiği için bazı hadîslerin baş tarafı veya son tarafından bir bölüm tercümeye alınmamıştır. Gerektiğinde takdim ve tehir de yapılmıştır. Ancak bu gibi tasarruflarda durum, genelde hadisin kaynağı verilirken açıklanmıştır
6) ifadeyi ağırlaştırmamak için, az da olsa bazı hadîslerde ard arda gelen ve mercii aynı olan zamirlerin, biri veya ikisi tercümede gösterilmemiştir.
Tercümenin anlaşılır olması için de bazen zamirler, ism-i işaretler ve ism-i mevsuller açığa çıkarılmıştır.
7) Bazı hadîslerde geçen ve iki manaya gelen kelimelere, hadisin ruhuna uygun düşüyorsa, aralanma (;) işareti konularak her iki mana da verilmiştir.
8) İki kaynak gösterilen hadîslerde ise
tercüme birinci kaynağa göre yapılmıştır.
9) 600 kadar olan hadisimizi yetmiş mevzua ayırdık.* Bazı mevzularda ondan fazla hadise yer verirken bazılarında üç hadîsle yetindik. Bunun sebebi o konudaki hadîslerin, özellikle sual cevap tarzındaki hadîslerin az olmuş olması veya bizim tesbit edemeyişimizdir.
* Bu rakama açıklamalarda geçen hadisler dahil değildir.
10) Hadislerin bir kısmı diğerlerin, açıklayıcı vasıfta olduğu için kısa notlarla açıklandı. "Hülle" hadisinde olduğu gibi lüzum gördüğümüz yerlerde uzunca açıklamalar yaptık. Umumiyetle konuların ilk hadisinde o konu ile ilgili özet bir malumat verdik. Bu bilgileri de büyük ölçüde,
İslâm Nizamı isimli 3 ciltlik eserimizden alıntıladık.
11) Hadîslerin açıklamasında genellikle konularındaki âyetlere ve hadîslere dayandık. Hadîslere şerhler zaviyesinden bakmakla beraber genel kültür açısından da bakmaya çalıştık.
12) Özellikle Arapça bilen aydınlarımız ve dîn görevlilerimizin
tercümesini okudukları hadisin metnini görmek istemeleri tabiidir. Ancak teknik imkânsızlıklar sebebiyle ve de
kitabın hacmini büyütüp okuyucunun alım gücünü zorlamamak maksadıyla yüz elli kadar metin koymakla yetindik.
Kitabımızın her kültür seviyesinden okuyucu için faydalı olacağına inanıyorum. Özellikle vaizler, İmam-Hatipler, dîn ve ahlâk dersi öğretmenleri ve de özel sohbetler için faydalı olacağı inancındayım.
Burada, İmam-Hatip olan okuyucularımız için bir maruzatımız ve bir de ricamız olacaktır.
Süleymaniye Camiinde nöbetçi olduğum günler öğle namazlarından sonra mihrabda ayağa kalkarak kitabımızda yer alan hadîslerin hemen hemen tamamını üçer-beşer dakikalık sohbetler halinde cemâate sundum. Pek feyizli ve de verimli oldu.
Va'z edecek seviyede olsun veya olmasın İmam-Hatiplerimizin her birinden ricam bu hadîsleri sıra ile veya seçerek cemâatlerine sunmalarıdır. Bunun için önce seçilen hadisi 3-5 defa okuyarak ezberlemeli veya ufak bir kağıda yazmalı, mihrabda ayağa kalkarak en az iki kere tekrarlamalıdırlar. Bunu yapan İmam-Hatipler kısa bir süre sonra kendilerinde ve cemâatlerinde vukua gelecek müsbet gelişmeyi göreceklerdir. Cemâatlerine yararlı olamayan İmam-Hatiblerin pek büyük bir vebal altında olduklarını bilmem hatırlatmaya lüzum var mıdır?
Yüce Rabbimden bu çalışmamı mü'min kardeşlerime faydalı kılmasını diliyorum.
Ali
Rıza Demircan
15 Ekim 1981
İkinci Baskının Önsözü
Allah'a hamd, O riun Resulü efendimiz Hz. Muhammed'e ve O'nun âl-ü ashabına salât ve selâm ederim.
Kitabımız sahâbîlerin sorularına Peygamberimizin cevaplarını ihtiva eden hadîslerden seçildiği ve anlaşılır bir dille tercüme edilip açıklandığı için olacak, ilgi gördü. Rahat okundu. Reklamını okuyucular yaptı ve mevcudu bitti.
Birinci baskıdan sonra geçen süre içinde tesbit edebildiğimiz sual-cevap tarzındaki hadîslerden yüz on kadarını daha tercüme edip bazılarını da açıklayarak bu ikinci baskıya aldık. Ayrıca bazı düzenlemeler de yaptık. Böylece
kitabımızın bu ikinci baskısı beşte bir ölçüsünde hacimlendi.
Bu ikinci baskı münasebetiyle de açıklamak isterim ki çalışmamızın bütün özelliği samimiyetidir.
Bu
kitapta geçen hadîslerin müslüman Türklere tebliğ edilmesinde bana görev almayı kolaylaştıran Allah'ımdan beni de râviler yolunun saliki olarak kabul buyurup mükâfatlandırmasını diliyorum.
Ali Rıza Demircan
5 Mart 1984
Son Baskı için Bir Kaç Söz
Allah'a hamd ve Resûlü'ne salât ederim.
İkinci baskıdan sonra kitabımız defalarca basıldı. İslâm Mecmuası tarafından okuyucularına dağıtıldı. Kitabımızı ancak bu son onuncu baskısı için yeniden gözden geçirebildik.
Tercümeleri kontrol ettik. Pek az da olsa notlar ilave ettik.
Genelde Hz. Peygamberin Sünnetine, özelde hadîslere bakışımızda gelişmeler olmasına ve hadîslerin içeriğiyle Kur'ân'a arzının gerekliliğine olan inancımızın bilimsel düzeyde pekişmesine ve bilgi seviyemizin gelişmesine rağmen kitabımızdan bir tek hadîs dahi çıkarma gereğini duymayışımız gerçekten sürürümüzü mücib olmuştur.
Amacımız Peygamberimizin izinde Rabbimizin sevgisini kazanmaktır.
Ali Rıza Demircan
22 Mart 2004
Emirgân İstanbul
*
Beyan Yayınlarından çıkan bu yeni baskıda Cuma ve Bayram Namazları bölümü ilave edilmiş,
kitabımızın adı da
Allah'ın Resulünden Hayat Dersleri olarak değiştirilmiştir.
Kitabımızı -ümid ettiğim gibi- çok çok uzun ömürlü kılmasını Rabbimden diliyorum.
Ali
Rıza Demircan
20 Mart 2008
Hz. Muhammed ve Hadislerinin İslam Dinindeki Önemi
Yüce Allah, özelliklerle donatarak yarattığı yer küremizde insanları yüceliklerle vasıflandırarak yaratmıştır.
Onlar kulluk denemesine tabi tuttuğu için de Âhiret Hayatı'nın varisi kılmıştır.
Allah (c.c) kulluk denemesini koyduğu yasalarla yapmayı dilemiş, yasalarını da insanlar içinden seçip gönderdiği Peygamberleriyle bildirmiştir.
Hz. Muhammed seçilen ve ilahî emirlerin ve yasakların tebliğinde aracı ve öğretici kılınan yüz yirmi dört bin peygamberin sonuncusudur.
Ahzâb Sûresi âyet 40:
"... Muhammed Allah'ın Resulü ve Peygamberlerin de sonuncusudur..."
Yüce Allah Hz. Muhammedi (S.) diğer Peygamberleri gibi belirli topluluklara değil bütün insanlığa bir rahmet Peygamberi olarak göndermiştir. O'nun Peygamberliğini ve Onunla gönderdiği Kur'ân-ı Kerimi' de Kıyamet Günü'ne kadar geçerli kılmıştır.
Sebe Sûresi, âyet 38:
"Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve korkutucu bir Peygamber olarak gönderdik; fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler".
Rabbimizin Kurân-ı Kerim'deki açıklamasına göre Hz. Muhammed (S.) ancak kendisine vahiy yolu ile bildirilen gerçekleri dile getiren bir Peygamberdir."
Necm Sûresi, âyet 3-4:
"O, nefsinden konuşmaz O
( na inen Kuran veya O'nun söylediği sözler kendisine ) vahyedilen vahiyden başka bir şey değildir."
O, kendisine indirilen ilahi buyrukları tebliğ etmekle, tebliğ ettiklerini de iyice açıklamak ve yaşamakla mükellef kılınan bir Peygamberdir."
Yunus Sûresi âyet 15:
"Onlara açık açık âyetlerimiz okunduğu zaman bize kavuşmayı ummayanlar; "Bundan başka bir Kur'ân getir veya bunu değiştir" dediler. De ki: Onu kendi tarafımdan değiştirmeme imkân yoktur. Ben sadece bana vahyolunana uyanm. Şayet ben Rabbime karşı gelirsem; büyük bir günün azabından korkarım."
Yukarıda özetlediğimiz sebeblerden ötürüdür ki Yüce Allah O'na itaati emretmiş ve O'na itaatin kendisine itaat olacağını bildirmiştir.
"Allah'a ve Peygamberi Muhammed'e itaat ediniz ki rahmete erdirilesiniz."
"Allah ve O'nun Peygamber'i (Muhammed) bir işe hüküm verdiği zaman mü'min bir erkekle mü'min bir kadına kendi görüşleri çıkarları (gerektirdiği) için Allah'ın ve Peygamber'inin hükmüne aykırı olanı seçme hakkı yoktur. Kim Allah'a ve Peygamberine karşı gelirse şüphesiz açık bir sapıklığa düşmüş olur."
"Kim Peygamber'e itaat ederse muhakkak Allah'a itaat etmiş olur. Kim de aykırı giderse (aykırılığı kendisi aleyhinedir.) Zira biz seni onlara koruyucu-gözetici (ve zorlayıcı,) göndermedik. (Ancak tebliğ için gönderdik")
1
1 Al-i İmran 132, Ahzab 36, Nisa 80.
Allah'ın, elçisi Muhammed'e uyulmasını bildiren emirlerine itaat etmeyenler için dünyada buhranlı, âhiret'te azâblı bir hayat kaçınılmaz bir sonuçtur.
Nisa, 115. ayet:
"Kendisine doğru yol belli olduktan sonra kim Allah'ın elçisi (Muhammed'e) karşı gelir ve (O'nu izleyen) mü'minlerin yolundan başka bir yola uyarsa onu döndüğü yolda bırakırız ve Cehennem'e sokarız. Orası ne kötü bir gidiş yeridir."
Allah'a ve Hz. Muhammed'in O'nun Peygamberi olduğuna inanan her insan dünya ve âhiret saadetine ermek için Hz. Muhammed'e itaat etmek mecburiyetindedir. Başka seçenek yoktur. Ona itaat etmek ise O'nun Sünnetine bağlanmaktır.
Sünnet, Hz. Muhammed'in sözleri, davranışları, işleri ve ilk mü'minlerde görüp tasvip buyurduklarıdır.
Sünnet, Allah'ın insanlar için koyduğu son
hayat nizamı olan İslâm Dîni'nin, Kur'ân doğrultusunda kanun koyucu ikinci kaynağıdır. Birinci kaynak olan Kur'ân-ı Kerimi açıklayan da Sünnet'tir.
Sözlü Sünnete Hadîs denir. Her bir hadîs mü'minler için bir hayat düstûrudur. Bunun içindir ki ilk islâm nesli olan sahâbîlerden başlamak üzere hadîsler yazılmış; nesilden nesile dînî bir aşk ve heyecanla aktarılmıştır. Hadîs olmayan sözlerin hadîsler arasına karışmaması için de mü'minler tarafından; özellikle islâm âlimleri tarafından çok büyük dikkat gösterilmiş, özel çalışmalar yapılmıştır.
Peygamberimizin hadîslerini ve bu hadîsler rivayet eden ravileri inceleyen Usûl-u Hadîs ilmi ve bu ilme bağlı dallar bu çalışmalar sonucunda doğmuştur.
2
Allah'ın Resulü Muhammed'i tanıtmaya ve O'nun Sünneti'nin önemini kısaca belirtmeye çalıştığımız bu açıklamamızı O'nun hadîslerini bizzat kullandığı lafızlarla ve de mânâ olarak rivayet edip öğretmenin önemini açıklayan iki hadîsle bitirelim.
•İbn-ü Abbas (R.) anlatıyor.
(Bizler huzurunda bulunuyorken) Allah'ın Resulü şu şekilde duada bulundu:
Allah'ım! Halifelerime; yerimi alacaklara merhamet et. (Bu duaya şâhid olan müminler olarak merak edip) sorduk:
Ey Allah'ın Resulü! Halîfelerin kimlerdir? Şu cevabı verdi:
-Onlar benim dönemimden sonra yaşayacak ve benim hadîslerimi rivayet edip insanlara öğretecek olanlardır.
Yahya b. Abdullah (R.) anlatıyor.
Allah'ın Resulüne geldik ve (bizi tedirgin eden bir hususu şöylece) sorduk.
-Analarımız babalarımız uğruna feda olsun Ya Resûlallah!
Biz senden bir hadîs; söz dinliyoruz, fakat o hadisi dinlediğimiz gibi (kullandığınız kelimelerle ve cümlelerle) diğer müminlere (aynen) rivayet edip tebliğ edemiyoruz.
(Ne buyurursunuz?) Allah'ın Resulü şöyle buyurdu:
- Haramı halâl, halâlı de haram yapmadığınız; sözün özüne bağlı kalarak rivayet ettiğiniz sürece bir mahzur yoktur.
İSLAMA GÖRE CİNSEL HAYAT KİTABI TANITIMI
Bu eser, hutbe, vaaz, konferans, radyo ve televizyon programları ve
kitaplarıyla ülke genelinde tanınmış bir ilahiyatçı olan
Ali Rıza Demircan tarafından uzunca bir çalışma döneminden sonra yazılmıştır.
Eserin birinci bölümünde Kuran ve Sünnet düsturlarına göre insanın cinselliği ve
cinsel hayatı üzerinde durulmuş,
cinsel öğretimin gerekliliği açılanmıştır. İlâhi ölçülere uygun
cinsel hayatın ibadet hayatının bir bölümü olduğu belirtilmiş
, cinsel hayattan çekilmenin haramlığı vurgulanmıştır.
Birinci bölümde meşru
cinsel hayatın evlilik hayatı olduğu da beyan edilmiş cinsel mutluluğa erdirecek sebepler hadisler ışığında ve onbir başlık altında incelenmiştir. Eşler arasında cinsel haramlar ve kaçınılması öğütlenen
cinsel davranışlar ise ayrı ayrı açıklanmıştır
. İslâm aile Hukûku’nda eşlere evliliği sona erdirme hakkı veren cinsel kusurlar ve hastalıklara da değinilmiş, evlilik yanı sıra nafaka, boşanma ve iddetteki
cinsel motifler gösterilmiştir. Ayrıca genişçe bir inceleme ile
cinsel kıskançlık işlenmiştir.
Eserin ikinci bölümünde Kuran ve Sünnet yasalarına göre baş cinsel haramlar olarak zina, homoseksüellik, sevicilik, teşhircilik, röntgencilik, ve hayvanlarla temas incelenmiştir. Bağımsız
cinsel haramlar olmakla beraber baş cinsel haramların da sebeplerini teşkil eden çıplaklık, şehvetle bakışmak, kadın-erkek beraberliği ve cinsel musiki açıklanmış,
cinsel sözler yazılar resimler ve filmlerin etkileri ve dini hükümleri de beyan edilmiştir.
Kur’an ve Sünnet ölçüleri ışığında
cinsel haramların sebepleri olarak fuhuşun meşrulaştırılıp yatırım alanı haline getirilmesi ve fakirlik ayrı ayrı incelenmiştir.
Ayrıca
İslam Ceza Hukûku’na göre
cinsel suçların cezaları belirtilmiştir. Bu ciltte ‘Taaddüd’i Zevcât’, ‘Allah’ın Resulü’nün Çok Evliliği’ ve ‘Câriye Cinselliği’de geniş bir şekilde açıklanmıştır. Son bölümde ise ‘
Cennet’te Cinsel Hayat’a yer verilmiştir. ( Ali Rıza Demircan Bütün Eserleri Seti
, beyan yayınları, Ali rıza demircan seti, ali rıza demircan kitap oku, kitabı, online satın al oku, ucuz dini kitap, islami kitap satış, onlıne satış, ali rıza demircan kitapları, kitabı, fiyat , set fiyatı, beyan yayınevi , kutulu set )
ÖNSÖZ
İnsanları erkek ve dişi olarak yaratan Allah'a hamdolsun.
Tebliğ, tefsîr ve tatbik ederek, İslâm Dîni'nin
cinsel nitelikli kurallarını bizlere sunan Allah'ın Resulü Hz. Muhammed'e salât ve selâm olsun.
" İslâm'a Göre Cinsel Hayat " on yıl kadar önce yazmayı düşündüğüm ve bu maksadla malzemelerini toplayıp biriktirmeye başladığım bir eserdir. Bu sebeble,
kitabın içeriği ve meselelerin yorumlanış tarzı uzun yıllar içinde oluşmuştur.
Gerçeği dile getirmek gerekirse bu
kitap; muhtevası, tertibi ve mevzuların işlenişi yönüyle orijinaldir.
Araştırmamda Kur'ân ve Sünnet'i esas aldım. Hükme mesned hadislerin seçiminde ileri derecede bir titizlik göstermeye ve aslına sadık kalarak anlaşılır bir dille
tercüme etmeye çalıştım. İlgi alanımızı ön plana çıkarmak için de bazı hadislerin
tercümesinde takdim ve tehir yaptım.
Kur'ân ve Sünnet'in yorumlanmasında fıkhî mezheplerimizce üzerinde ittifak edilen hususları gözettim. Farklı ictihadlar içinde esas aldığım görüşlerin kaynaklarını da beyan ettim.
Kur'ân ve Sünnet'in doğrudan hükme bağlamadığı hususlarda muhterem müctehidlerimizin görüşlerini araştırmakla ve birinci planda değerlendirmekle beraber, Allah Zülcelâl'in ilham ettiği nükteleri de sunmaktan kaçınmadım.
Kitabı yazarken savunma üslûbundan çok, İslâm'ın yüceliğini dile getirici bir üslûb kullandım.
Toplumumuza egemen olan hayat tarzının eğrilerini, İslâm'ın doğrularının açıklanmasına engel görmedim. Batılları iyice gözden geçirmeye çalıştım.
Ama metod olarak
kitabımıza yansıtmadım. Ne var ki onları göz önünde bulundurarak, gerekli yorumları içerir bir üslûbla Hakk'ı dile getirmeye çalıştım.
Yazılanlar nasıl karşılanır, nasıl değerlendirilir diye bir endişeye düşmedim. Hakk'ın hatırını her şeyin üstünde tuttum.
Müsbet bilim verilerinden yararlandıysam da, İslâm'ın doğrularını bilime tasdik ettirme çabası içine girmedim. Ama tabiî kanunları ve İslâmî düstûrları koyanın Allah Zülcelâl olduğuna işaret ederek, İslâm'la müsbet bilim verileri arasında çelişme ve çatışma olamayacağını özellikle vurgulamaya çalıştım.
Bazı eksiklikler elbette görülecektir. Kapsamlı bir mevzuun eksiksiz olarak sunulamayacağını takdir olunacağını ümit ederim. Tenkidlere açığım ve duacı olurum.
Bu
kitab vesilesiyle Rabbimin beni rızasına erdirmesini diliyorum.
Davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah'a Hamd ve Sena'dır.
Ali Rıza Demircan
3 Aralık 1984
MUHİM BİR HATIRLATMA
İnsan, Allah'ın, yarattıklarının büyük çoğunluğuna üstün kıldığı varlıktır. Göklerde ve yerdeki varlıklar onun hizmetine sunulmuştur.
Hiç şüphesiz insanın ruhî yücelikleri yanında bedenî özellikleri pek zayıf kalır. Ruhî hazlarının inceliği ve derunîliği yanında
cinsel hazları da pek kaba ve sathîdir.
Biz bu
kitabımızda İslâm Dîni'nin iki ana kaynağı olan Kur'an ve Sünnet ölçülerine göre insanın
cinselliğini ve cinsel hayatını açıklamaya çalıştık.
Mevzûumuzu gereğince açıklayabilmek için insanı hep
cinsel yönü ile değerlendirdik. Kur'an ve Sünnet ölçülerinin hep
cinsel nüktelerine dikkat çekmeye çalıştık.
Kitabımızda Kur'an ve Sünnet'in
cinselliğe ışık tutucu düstûrlarını ard arda okuyan okuyucumuz "Kur'an ve Sünnet yalnızca
cinselliği mi konu edinmektedir?" şeklinde bir düşünceye kapılmamalıdır. Çünkü açıklandığı üzere,
kitabımızda yalnız cinsellik incelenmekte, bu sebeble de Kur'an ve Sünnet'in yalnızca cinselliğe yönelik ilkelerine yer verilmektedir.
İyice bilinmelidir ki Kur'an ve Sünnet; insanlığın biricik hayat nizâmıdır. Birbirini tamamlayan bu iki mukaddes kaynak yalnızca cinselliği değil, insanla ilgili itikâdî (inanç), siyasî, içtimaî (sosyal) iktisadî, hukukî, ahlâkî vs. her konuyu içericidir. Böylece dünya ve âhiret saadetine erdiricidir.
Kur'ân ve Sünnet Ölçülerine Göre Cinsel Öğretim Farzdır
"..Şöylece duâ et: Rabbim! İlmimi arttır.." (Taha 114)
İslâm Dîni, ilkelerini Allah'ın ve peygamberi Hz. Muhammed'in koyduğu bir hayat nizamıdır.
Şanı yüce olan Allah'ın, insanları inanmakla ve yaşamakla mükellef tuttuğu bu Yüce Din; fert ve toplum hayatını bütünüyle kuşatıcıdır. O, insan hayatını bütünüyle kuşattığı gibi
cinsel hayatı da çevrelemekte, koruyucu ve yönlendirici yasalarıyla kulluk sınırları içine almaktadır.
Cinsel nitelikli farz görevlerin ve haramların öğretimi farzdır
İslâm Dini'nin îman esaslarını, görev yükleyici bütün emirleri ve yasaklarını öğrenmek farz-ı ayındır.
1 Mutlaka yapılması gereken bir İslâmî görevdir.
Her bir mü'min tarafından öğrenilmesi farz-ı ayın olan bilgileri, öğrenmekle yükümlü olduğumuz gibi bizzat veya kişi ve kurumlar aracılığı ile erkek ve kız çocuklarımıza öğretmekle de yükümlüyüz.
Bu hususta İslâm bilginlerinin ittifakı vardır.
İslam Dini'nin cinsel hayatı düzenleyici düstûrlarının büyük çoğunluğu yapılması gereken emirler (farzlar) ve kaçınılması gereken yasaklar (haramlar) şeklinde olduğu içindir ki, bu ilâhî emirler ve yasakların belirlediği müfredat içerisinde
cinsel öğretim farzdır.
Farz-ı ayın: Her bir mü'min tarafından bizzat yapılması gereken Allah veya Peygamber emri.
Kâideleştirdiğimiz bu gerçeği misallendirmek için dînimizin
cinsel hayatla ilgili yasaklarının (haramlarının) bir kısmına bakalım:
Cinsel arzuyla; şehvetle bakmak, evlenilebilecek bir kadın/erkekle bir arada yalnız kalmak, flört, cinsel duyguları uyarıcı mûsikî, zina, homoseksüellik, sevicilik, hayvanlarla
cinsel temas, vücûdun erotik bölgelerini ve örtülmesi gereken yerlerini açığa vurmak, kadın ticareti, zina ve eşcinsellik iftirası, cünüblük sonrasında ğusül abdestini bir namaz vaktini aşacak şekilde ertelemek, hadımlaştırmak, kısırlaşmak, eşlerle de olsa âdet ve lohusalık günlerinde
cinsel ilişki, zevceye/eşe arka organdan temas, dînî ve tıbbî bir mazeret olmaksızın kocanın
cinsel arzularına karşı çıkmak, eş olan kadını ihmal etmek, eşin hakları ve özgürlüklerini kısıtlayıcı cinsel kıskançlık ve oral ilişki vs..
Yukarıda bir kısmına işaret ettiğimiz Kur'ân ve Sünnet'e dayanan
cinsel haramları ve bunlarla ilgili gerekli ayrıntıları öğretmek ve öğrenmek elbette ki farzdır.
Bu haramlar öğretilmez ve öğrenilmezse nasıl bilinecektir? Bilinmedikçe de bunlardan nasıl korunulacaktır? Kaldı ki değinilen haramlar yanısıra, bir de onları aşan oranda cinsel nitelikli pek çok görevimiz vardır.
Cinsel görevler ve haramlar âhiret hayatımızla yakından ilgilidir
Mü'minler istikrarlı, şahsiyetli ve az problemli bir dünya hayatı için
cinsel haramları bilmeye ve bunlardan kaçınmaya muhtaç oldukları gibi, Cehennem azabından korunmak için de muhtaçdırlar. Zira Allah'ın Resulü Hz. Muhammed, Cehennem'e götürecek baş suçların (günahların) dille ve cinsel organla işlenen suçlar olduğunu bildirmektedir. O, Cennet'e girebilmek için
cinsel haramlardan korunmak gerektiğini de şöylece açıklamaktadır:
"(Ey Mü'minler!) Kim bana iki çenesi arasındaki dilini ve iki uyluğu arasındaki organını (yalan ve zina gibi haramlardan) koruyacağına garanti verebilir ki, ben de ona Cennet'e gireceğini garanti edeyim."
.
Cuma Mesajları Kitabı tanıtımı
Önsöz
Alemlerin Rabbi olan Allah'a Hamd ederim. Peygamberimiz Hz. Muhammed'e Salât ve Selâm ederim.
Süleymaniye Camii İmam Hatibi olduğum dönemde (1970-1982) hazırlayıp sunduğum hutbelerimi 'islam nizamı' adıyla üç cilt halinde yayınlamıştım. 10'un üzerinde baskı yapan hutbelerimin devamı arzulanıyordu...
Kitap halinde yayınlanan bu hutbeler 1997-1999 yılları arasında Akit Gazetesi'nde neşredildikten sonra yeniden
hutbe formunda yazmaya başladım.
1999-2002 yılları arasında Akit ve Vakit gazetelerinde yayınlanan ve bir kısmı Perpa Camiinde sunulan bu yeni hutbelerimi Cuma Mesajları adıyla iki cilt olarak bir arada yayınlıyorum. Cuma Mesajları, İslâm Nizamının 4. ve 5. ciltleri olarak da kabul edilebilir.
Bu vesile ile
Cuma Mesajları 'mızla ilgili bazı bilgiler sunmak isliyorum.
a-Cami içince kültürel inkılâb olmadıkça duyarlı Müslümanların kültürel, siyasî ve iktisadî alanlarda atılım yapmaları güçtür. Bu sebeple her düzeyli Müslüman'ın bilmesi gereken konuları Cuma Hutbeleri/Mesajları formu i!e yazmaya çalıştım. İnsanımızı aydınlatırken geleceğe dönük olarak Cami içi inkılâba da malzeme hazırlamak istedim.
b)Hutbeler/Mesajlar düzeylidir. Önemli bir bölümü insan haklan ve hürriyetleri ile ilgili olup ilmî tebliğ niteliklidir.
c)Rahat okunabilmeleri için sık sık ara başlıklar kullandım.
d)Ayet meallerini, bazı müdahalelerle birlikte Muhammed Esed'in Kuran Mesajından aldım. Hadislerin tercümeleri ise tarafımızdan yapılmıştır.
e)Bazı hutbelerin/mesajların giriş bölümlerinde basit de olsa benzerlikler görülebilir. Bu durum, değişik zamanlarda yazılmalarından kaynaklanmaktadır. Ancak farklı nükteler içerdikleri de bir gerçektir.
f)Arapça menşeli kelimelerin yazılışları bizim için de bir problem oluşturmuştur. Ancak, Kuran, İslâm, Cihad, Resûlüllah, gibi temel kavramlarda yazılış birliğini sağlamaya çalıştık.
g) Kadınlarımızın cemaat namazlarına katılımı, özel halleri ve gayr-ı müslimlerle evlilikleriyle ilgili ilmî çalışmamı da ileride yayınlanacak konferanslarıma örnek olmak üzere Cuma Konferansları genel başlığı altında kitabın sonuna koydum.
Okunma ve dinlenme yoluyla faydalar sağlamasını dilediğim çalışmalarımı Ahîret yatırımım olarak kabul buyurmasını Mevlâ'mızdan niyaz ediyorum...
Ali Rıza Demircan
13.11.2002
Hac ve Umre Yüceliğe Çağrıdır Kitabı tanıtımı
Takdim
Peygamberimizin Veda Haclarını özetleyen bu
kitapçık, ünlü İslâm bilgini İbn-i Hazm'ın Haccetül-Veda' isimli eserinde başta Kütüb-Sitte olmak üzere ana kaynakları inceleyerek oluşturduğu metin temel alınarak hazırlanmıştır.
Metin aslına sadık kalınarak
tercüme edilmiş, bütünlüğü sağlamak için bazı takdimler tehirler yapılmıştır. Ancak bu
tercüme edilen metinle yetinilmemiştir.
Tercümede bazı parantez içi bilgiler verilmiştir. Ayrıca güvenilir hadis kaynaklarından yararlanılarak,
tercüme edilen metnin hacmi ölçüsünde ilave bilgiler verilmiştir. Böylece
kitabçık daha verimli bir hale getirilmiştir.
İbn-i Hazm'ın yöntemi gereği rivayet üslubuyla verdiği Arafat ve Minâ hitabeleri ise öneminden ötürü iki pasaj dışında onun dayandığı rivayetler esas alınarak doğrudan Peygamberimizin diliyle sunulmuştur. Sonuçta müşterek bir çalışma ortaya çıkmıştır.
Beyan Yayınları Ali Rıza Demircan Bütün Eserleri kitap setini incele diniz.